HIRVATİSTAN - DUBROVNİK

Ağustos 2013
                                                       
     
Sabah kahvaltıyı takiben yola çıkıyoruz. Yol oldukça güzel Adriyatik manzaraları ile süslü. Zaman zaman aracımızı durdurarak bu doyumsuz manzaraları izliyoruz. 

Daha önceki yıllarda Hırvatistan'ın, Sibenik ve Split şehirlerinde bulunmuştum. İkisi de Adriyatik denizine kıyısı olan güzel şehirlerdi ama bu sefer planımda oralara gitmek yoktu. Hırvatistan'ın Adriyatik kıyıları müthiş güzel , o kıyıları ve adalarını gezme planım da gelecek yıllara, umarım.
  


Uzun sürmeyen bir yolculuk sonunda Dubrovnik'e vardık. Arabamızı bir otoparka bırakıp, limanda bulunan kaleye doğru indik. Kale gerçekten muazzam ve güzel korunmuş,  kiliseler, müzeler, turistik eşya satan dükkanlar, restaurantlar, kafeler ve konutlardan oluşuyordu.



Kale içinde çok sayıda turist vardı. Bu durum Hırvatların, Yugoslavya'nın bölünmesi sürecinde burasını Boşnaklara neden bırakmadıklarını gösteriyor, turizmden iyi bir geliri var burasının.




Şehrin arkasında , denize hakim bir tepe bulunuyor, oraya da teleferik yapmışlar, kenti ve Adriyatik denizini yüksekten seyretme fırsatı bulunuyor. Ancak bizim böyle bir tercihimiz olmadı. 



Dobrovnik'e gelirken yol üzerinde ellerinde kiralık odalar yazısıyla yol kenarında bekleyenleri gördük, sanırım ev pansiyonculuğu yapanlardı bunlar ve otellere göre daha ucuza kalma imkanı da var. Belki buraları daha ucuzdur ve denenebilir.
      


Dubrovnik kalesi oldukça iyi korunmuş, içi adete turist kaynıyor. Her eski yerleşimde ve kalede gördüğümüz dar sokakları burada da gördük.          


Dubrovnik'de fiyatlar oldukça yüksek, zaten gecelemeyi orada yapmak istemeyişimizin sebebi bu. Restaurantlardaki fiyatlar adeta uçuyor, o yüzden öğle yemeğimizi Dubrovnik dışında yemeğe karar veriyoruz.



Yolda kahverengi bir tabela , tarihi bir restaurant'ı gösteriyor. Hemen yolumuzu değiştirip o istikamete yöneliyoruz. Yaklaşık 5 km ileride çok nefis, bir dere kenarında, şırıl şırıl suların aktığı koyu bir gölge altında yemek yiyen insanlar. Tertemiz yerel kıyafetlerle servis yapan garsonlar. Orada lezzetli deniz ürünlerinden oluşan öğle yemeğimizi yiyiyoruz.   

Dubrovik'te geçirdiğimiz bir günden sonra tekrar yola çıkıyoruz Karadağ'a doğru. 



İYİ SEYAHATLER


NOTLAR;

Hırvatistan AB'ye girmesiyle birlikte vize uygulamaya başladı. Karadağ ise Türk'lerden vize istemiyor. Eğer yeşil pasaportunuz varsa vize talebi yok bu gezeceğimiz iki ülkede . Ülke geçişlerinde zorluklarla karşılaşmıyorsunuz.










      
    











      



Hiç yorum yok: