FRANSA - MARSİLYA

Haziran 2016


Paris'teki gezimizden sonra, Lyon Garından ( Gare de Lyon) hızlı tren ile Marsilya'ya gideceğiz ama, grev nedeniyle, 3,5 saat olan yolu 4,5 saatte alıyoruz. Grevciler işi yavaşlatıyorlar. Daha önceki Paris yazımda grevcilere Gare de Lyon'da destek verdiğimizden söz etmiştim.

Fransa'da hızlı trenlerle ulaşım oldukça iyi ama fiyatları uçak fiyatlarını aratmıyor. Bazen promosyona denk gelirseniz, ki biz geldik, oldukça ucuza da seyahat edebiliyorsunuz.


Marsilya Saint Charles Garı'nda, daha önce internet üzerinden 2 gecelik pansiyon olarak kullanacağımız evin sahibi Claudine tarafından karşılanıyoruz. Birlikte metro ile evine gidiyoruz ama köpeği Vezir bizi iyi karşılamıyor. Bana biraz ifrit olmuş vaziyette ve sürekli havlıyor. Claudine kalacağımız odalarımızı bize gösteriyor ve o da aşağıda köpeğiyle divanda yatacak. Avrupa Futbol Şampiyonasında evlerini paylaşan aileler de evlerini konuklara açarak para kazanıyorlar.


Claudine çok iyi bir kadın, bize çok samimi davranıyor. Anlaşmamızda olmamasına rağmen, akşam yemekleri ve kahvaltı hazırlıyor bize, üstelik ne yemek istediğimizi sorarak. Rahmetli kocası bir Türk'müş ve Türkiye'yi de büyük ölçüde gezmiş ve belki de bu nedenle bize çok yakın davranıyor. Ancak bir köpek ile aynı evde yaşamak bize rahatsızlık veriyor. Her taraf köpek kılları ile dolu ve kokusu çok rahatsız ediyor bizi. 


Marsilya'ya gelmeden önce şöyle bir incelemiştim burasını. En önemli turistik bölgesi eski liman. Claudine bizi arabasıyla şehri genel tanıtım turuna çıkarıyor. Nerede ne var, ulaşımı nasıl sağlayacağımızı gösteriyor. Bizi eski limanda bırakarak eve dönüyor.

2016 Avrupa Futbol Şampiyonası nedeniyle şehir, restoranlar, barlar dolu. Bir barda TV den maç izlemek istiyoruz, önce yemek yiyecekmisiniz diye soruyor, biz sadece bir şeyler içeceğimizi söyleyince, kabul etmiyorlar. Burası restoran da değil bar üstelik, ama yemek yeme şartı var maç izlemek için. Neticede bir barda kabul ediliyoruz ve maçı izleyip eve dönüyoruz.



Bugün bizim Marsilya'yı gezme günümüz. Metro ile yine Eski Liman (Old Port) gidiyoruz. Burada şehrin önemli turistik yerlerine tur yapan mini tren, indi bindi otobüs (Hop On Hop Off ) bulunuyor ve iki ayrı tur rotası var birisi kırmızı diğeri yeşil. Claudine'in tavsiyesiyle yeşil turu tercih ediyoruz, zaten tura katılacak büyük çoğunluk ta bu turu tercih ediyor. Kırmızı tur ise yürünerek yapılabilecek bir tur ve biz de öyle yapıyoruz.



Bu turda da en önemli durak, Notre- Dame de la Garde. Bu katedral şehri tepeden gören bir noktaya inşa edilmiş. Buradan şehrin çeşitli noktalarının manzaralarını seyretmek oldukça güzel. Buradan maçların oynandığı stadı da görüyoruz. 



Turun sonunda eski limanda her yer karnaval havasına dönmüştü. Çünkü bu gece Fransa - Arnavutluk maçı var. Taraftarlar ilginç giysi ve gösterileriyle dikkati çekiyorlar. Bu sırada Arnavutluk taraftarlarının coşkulu, heyecanlı gösterilerine biz de katılıyoruz, ne de olsa serde Arnavutluk var. :)





Eski liman girişi oldukça korunaklı ve dar bir boğazdan geçerek giriliyor girişinde de bir kale ve karşısında da bir askeri kışla binası bulunuyor. Eski dönemlerde çok güvenli doğal bir liman olmalı burası.

Kale içinde çeşitli etkinlikler yapılıyor, orada bulunduğumuz sırada bir resim sergisi bulunuyordu.


Kale yakınında bulunan Marseille Catedral tadilat nedeniyle kapalıydı. Bize de sadece dışarıdan fotoğrafını çekmek kaldı.


Claudine bize şehir turu yaptırırken, Kürtlerin çalıştırdığı Ankara ve İstanbul isimlerindeki restoranları da göstermişti. Bunlara doğru ilerlerken dayıma, bir kuru fasulye, pilav olsa da yesek demiştim ve gülüşmüştük. Vardığımızda ne görelim gerçekten kuru fasulye ve pilav. :) İnsan memleketinden uzak olunca yemeklerini de özlüyor, oysa belki de kuru fasulyeyi ayda bir yiyoruz Türkiye'de ama orada çok cazip geldi bize.

Artık yarın yolumuz milli takımımızın İspanya milli takımıyla yapacağı maç için Nice'ye


NİCE yazımı okumak için tıklayınız..



İYİ SEYAHATLER

Hiç yorum yok: