YUNANİSTAN - (CHİOS ) SAKIZ ADASI (Ş. SARIZEYBEK)

Nisan 2015



Sakız adası İzmir’in Çeşme ilçesine feribot ile yaklaşık 20 dakika ve 3,5 mil olup sanki bize ait gibi. Adanın İngilizce adı “ Chios “ burada yaşayanların söylediğine göre, güzel ve mis kokan anlamına geliyormuş. Gerçekten de seyahat ettiğinizde doğadan gelen kekik ve ıtırlı bitki kokularını hemen hissediyorsunuz. 


Tabi burada ulaşım için araba kiralamanız şart gibi. Benim gözlemlerime göre, Sakız adası Türkiye’ye çok bağımlı ve ekonomisinde turizm önemli bir yer tutuyor. Bunun yanında adada yetişen sakız ağaçları (mastika) ada ekonomisin temel direği olmuş. Dolayısıyla marketlerdeki gıda ürünlerinin çoğu sakız ağacından elde edilen madde ile oluşturulmuş, bunu turizme iyi adapte etmişler. Bunun yanı sıra zeytinyağı, incir ve şarap üretimi de ekonomisinde önemli bir yer tutuyor.

Buraya gelen yabancı turistler içinde, Türk turistler ezici bir çoğunlukta bu durum ada ekonomisini de oldukça etkiliyor. Hemen hemen tüm evlerin bahçeleri var ve hepsi de bakımlı, tek bir bahçeyi bile ot bürümüş göremedim. Sokaklar oldukça temiz ve yerlerde çöp yok. Adanın her yerinde koylar var ve bunların çoğu bakir güzelliğini koruyor, yüzmek için insanları kendine çekiyor üstelik insan sayısı çok az aynı zamanda denizin rengi tam bir turkuaz. Akşam yemekleri için Yunanlıların taverna dediği ve dilimizde lokanta anlamına gelen mekanlar var. Yemeklerinde uygun fiyatları ile deniz ürünleri ön plana çıkıyor. Otel, işletme sahipleri ve esnaf çok arkadaşça ve güler yüzle davranıyor, turizmi iyi biliyorlar ve sizin rahat etmeniz için her şeyi yapmaya çalışıyorlar.


Pyrgi, Mesta, Olymbi ve Langada yerleşimleri gezilmesi gereken yerlerin başında geliyor. Olymbi bölgesindeki mağara gerçekten görülmeye değer. Mağarada oluşmuş sarkıtlar sanki bir sanatçının elinden çıkmış usta bir eser gibi.


Yerleşim yerlerindeki evler ilk yapıldığı halinde ve günümüze kadar iyi korunmuş, sokaklar bir arabanın giremeyeceği kadar dar, kendimizi eski çağlarda dolaşıyor gibi hissettik. Sokaklarda sebiller var ve çeşme başları eskiden kalma tarihi hayvan figürleri ile dekore edilmiş. Çoğu evin kapısı kilitli değil, önünde sandalye varsa evde kimsenin olmadığını anlıyorsunuz.

Biz Sakız adasına gitmeden önce www.booking.com  sitesinden Emporios bölgesinde Haus Fay Chios isimli otelden yerimizi ayırttık. Arabamızı da internet üzerinden rezervasyon  yaptırdık. Otel 2 kişilik bir oda 35 Euro idi. Chios adasına vardığımızda kiraladığımız  araba bizi limanda bekliyordu. Valizlerimizi arabaya yükledikten sonra otelin yolunu tuttuk. Birlikte seyahat ettiğim arkadaşlarımdan biri telefonuna navigasyon yüklemişti ve bu nedenle oteli kimseye sormadan 40 dakikalık bir yolculuk sonrası bulduk. Otelimiz bir balıkçı köyünde yer alıyor ve bir aile tarafından işletiliyordu. Otelimizin tüm balkonları denizi alabildiğine görüyordu ve sadece 50 metre uzaklıktaydı. Otel yetkilisi bize İngilizce olarak odaları tanıttı ve çok sempatik aynı zamanda güler yüzlüydü. Burada 3 gece kaldık ve otel yetkililerini ayrılacağımız güne kadar bir daha hiç görmedik dersem yalan söylemiş olmam. Biz gezilecek yerlerin bir planını yaptık ve önce bize yakın olan yerlerden başlamaya amaçladık. Önce Pyrgi’ye gitmeye karar verdik. 




Burası küçük bir yerleşim yeri, evlerin dış cephesi değişik desenlerle süslenmiş ilginç binaları ve dar sokakları olan bir yerleşim yeri, oldukça turistik ve görülmeye değer. Yarım günümüz burada geçti. Sakızdan üretilmiş bazı ürünleri satın aldık ve ziyaretimizi burada sonlandırdık. 



Gezi planımızdaki 2. durağımız Mesta'ydı. Mesta'ın, Bizans Döneminden (14. Ve 15. Yüzyılları) kalma mükemmel bir şekilde korunmuş bir köy-kale olduğunu öğrendik. Sokaklar kaldırım taşlı ve dardı. Eski Taxiarchi Kilisesi kemerli tek geçitli ve 1794 yılında tahta oyma  ile,  iki-geçitli hale getirilmiş, mükemmel ve görülmeye değer bir yer. Bir günümüz böyle geçti.


2. Gün planımızda Olymbi köyü vardı.  Pyrgi den daha ufak ve turistik turların hedefi olmayan bir köy olmasına rağmen bizi cezbeden deniz ve müthiş sarkıtlardan oluşmuş mağaraydı. Bu mağara girişi ücretli yaklaşık 8 Euro. Ama Bilet kesen genç bir görevli çok iyi İngilizcesi ile rehberliğimizi yaparak, bizi mağaranın her yerini gezdirdi. Burayı gezmekten çok keyif aldık.



Öğleden sonrası içinde Olymbi koyunda denize girdik. Koyda bizden başka bir çift turist vardı ve çok tenhaydı biz burada akvaryum suyu gibi olan denizin tadını oldukça iyi çıkardık. Gezimizin 2. Günü bu şekilde geçti ve otelimizin bulunduğu köye gelerek hemen yakınımızdaki bir restoranda akşam yemeğimizi yedik. Restorandaki servis yapan genç, adalı olmasına rağmen Türkçeyi iyi kullanması bize ilginç geldi. Sorduğumuz da ise bir Türk sevgilisi olmuş geçmişte bu yüzden iyi Türkçe öğrendiğini açıkladı bize.


Son günümüz için adanın kuzeyine yani bize en uzak olan Langada’ya gitmeye karar verdik. Sakız Adasının 16 km kuzeybatısında yer alıyor. Köy 17 Eylül’de Aghia Sophia (Azize Sophia) için büyük bir kutlama ve rıhtımda gece boyunca süren eğlenceler ve yerel danslarla bir şenlik düzenlendiğini öğrendik. Biz buranın doğasına hayran kaldık. Çok temiz bir havası var ve sahil boyunca restoranlar var. Bunlardan birinde çok uygun fiyata deniz ürünleri yedik. Akşam geç saatte otele döndük.


Artık son günümüzdü ve adadan ayrılmamız gerekiyordu. Ertürk Lines bizi getirdiği gibi Türkiye’ye götürecekti. Ama dönüş saatine kadar Sakız’ın merkezini gezmeyi son ana bırakmıştık. İngilizce Kios diye okunuyor ama Yunanlılar Hios diyor bu merkeze. Sakız merkezin biraz kuzeyindeki değirmenleri mutlaka görün. Bunlar adanın simgesi haline gelmiş belki de ama oldukça eski ve kullanılmıyor. Burada bolca alışveriş yapabilir sahil boyunca kafelerde zaman geçirebilirsiniz. Bu sahilde çok ünlü tatlı üreten marka olmuş yerler var. Bu ürünlerden biraz pahalı olmasına rağmen almaya değer.



    NOT:  Arkadaşım Şahin Sarızeybek bu gezi yazısıyla Seyahatname'nin konuğu. Kendisine teşekkür ediyor ve tüm gezi yazılarını burada paylaşmasını diliyorum. ( Malik Yavaş)



İYİ SEYAHATLER

Hiç yorum yok: