ROMANYA - TRANSFAGARAŞAN

Ağustos 2017

Sibiu'dan yola çıkıyoruz hedefimiz ünlü Transfagaraşan yolu. Önce biraz bu yolun yapımından söz edeyim;


Çavuşesku 1968 yılında Rusların Çekoslavakya'ya girmesinden sonra, ordunun rahat hareket edebilmesi için, ülkenin kuzey ve güneyini birbirine bu yolla bağlama çalışması başlatmış. 90 km. uzunluğundaki bu yol, 4,5 yıl süren bir çalışma sonunda 1974 yılında açılmış. Bu yol, Top Gear tarafından "Dünyanın En İyi Sürüş Yolu" olarak seçilmiş.


Biz Sibiu tarafından geldiğimiz için, Sibiu'dan yaklaşık 40 km sonrasındaki, Cartişoara Köyü tarafından (Kuzey) girip, Faragaş Dağları'nı aşarak Piteşti'ye (Güney) iniyoruz. İstenirse tersi bir rota da izlenebiliyor. Transilvanya gezimizdeki rotamız gereği biz de Cartişoara tarafından geliyoruz. Cartişoara Köyü’nden Cuerta de Angeş‘e kadar olan güzergahın toplamı 115 km.

 
 
Sayısız virajlarla dolu olan bu yolda, döne döne ilerlerken, nefis bir manzara eşliğinde, dereler, küçük şelaleler görünce zaman zaman durup burada dinlenip fotoğraf çekiliyoruz. Önceleri yeşilin her tonundan ağaçlarla kaplı olan bölgenin yerini, yükseldikçe oksijen azalması nedeniyle, sadece otla kaplı bir alan alıyor. Bu yol boyunca bazı yerlerde kamplara da rastlıyoruz.



Transfagaraşan yolu Ekim ayından sonra, kış aylarında kapanıyor ve bizim orada bulunduğumuz dönemde (Ağustos) oldukça kalabalıktı. Tepeye yaklaştıkça ciddi bir trafik sıkışıklığı yaşıyoruz ama Cartişoara Köyünden itibaren, 35 km.lik bir sürüş sonunda 2034 m. deki zirveye varıyoruz.



Bu arada bisikletçilerden ve motorsikletçilerden söz etmem gerekiyor. Romanyadaki gezimiz boyunca, her yerde bisiklet ve motorsiklet tutkusuna şahit oluyoruz. Düşünün böyle bir yolda bile sayısız bisikletçi zirve sevdasıyla pedal basıyor. Bu yol motorsikletçiler için kolay ama bisikletçileri gerçekten ayakta alkışlamak gerekiyor.

Şimdi var mı bilmiyorum ama, benim gençliğimde" Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu " yapılırdı ve orada genellikle Romen bisikletçiler dereceye girerdi, demek ki sebebi buymuş.


Zirvede ciddi anlamda otopark sorunu da yaşanıyor. Ama biz bir otoparkta bir yer bulup aracımızı park edip zirveyi gezmeye başlıyoruz. Zirvede bir buzul gölü bulunuyor, adı Balea Gölü. Bu gölün etrafında restoranlar bulunuyor, isterseniz bu restoranlarda, istersenin zirvedeki çeşitli dükkanlarda daha ucuz karnınızı doyurabiliyorsunuz.

Bazen resimler ve fotoğraflar, anlatılan konuya, yazılanlardan çok daha anlam katar. Bu nedenle birkaç fotoğraf paylaşayım.




Artık bu güzellikleri geride bırakıp, yolumuza devam etmeliyiz. Dönüşe başlayınca önce bir tünelden geçiyoruz ve daha sonra geldiğimizin tersine daha dik bir inişle karşılaşıyoruz. Burasının manzarası da bir ayrı güzel. Yol üzerinde yine şelalelere rastlıyoruz. Aşağıya inince büyük bir baraj gölünü de görüyoruz.
    



Yolda ikircikliyiz, Arges tarafında bir gece kalsak mı yoksa Bükreş'e devam mı etsek. Yol üzerinde bir iki pansiyona uğruyoruz ama yer yok ve biz de Bükreş'e devam kararı veriyoruz. Hava karardıktan sonra Bükreş'e varıyoruz. Bükreş'i daha önce yazmıştım, burada iki gün daha geçiriyoruz ve ver elini Kiev..............

Romanya - Genel ve Faydalı Bilgiler yazımı okumak için tıklayınız...
                     

 İYİ SEYAHATLER

Hiç yorum yok: