BOLİVYA - LA PAZ

      ŞUBAT -2014


Titicaca Gölü gezisinden sonra, otele dönüp eşyalarımız alarak otobüsle Bolivya'nın başkenti La Paz'a doğru yola çıktık. 


Bu yolculuk sırasında önce gölü karşıdan karşıya da geçmemiz gerekiyordu. Bu ulaşım oldukça ilkel şartlarda gerçekleşti. Bizi basit bir tekneye bindirdiler ve karşı yakaya geçtik. Otobüsümüz ise bir salın üzerinde karşı yakaya geçti. Bu şekilde bir taşıma sistemini ilk kez burada görmüş oldum.


Karşı kıyıya ulaştıktan sonra yine yüksek rakımlı And Dağları'nı takiben yola devam ettik. Gerçekten bu yüksek dağlarda oksijen kıtlığı nedeniyle zor zamanlar geçirdim.

And Dağları bilindiği gibi, Güney Amerika kıtası boyunca uzanan bir sıradağ. Venezualla'dan başlayan bu dağ silsilesi, sırasıyla Kolombiya, Ekvador, Peru ve Bolivya'yı takiben Arjantin ve Şili'nin Patagonya topraklarında sona eriyor.
     

Dağların üzerinden inişli çıkışlı bir yolda yolculuk ettik. Bazen Titicaca gölünü bir hayli yüksekten görüyorduk. Bu da demek oluyor ki, o an 4000 metrenin üzerinde yolculuk yapıyorduk. La Paz ise 3600 -4000 metrede bulunuyordu.


La Paz'a vardığımızda tansiyonumun tavan yaptığını hissediyordum ve bir an otele varıp tansiyonumu ölçtürmek istiyordum. Rehber şehrin kalabalık trafiği içinde aracı yönlendiriyor ve şehri anlatıyordu. Trafik tam anlamıyla felaketti ve aracımız çok yavaş ilerliyordu. Belki hiç bir zaman oradaki gibi yolun bir an önce bitmesini istediğim bir an olmamıştı.


La Paz çok kalabalık bir şehirdi ve kentin her yeri gecekondularla çevriliydi. Rehberimiz yüksekçe bir yerden fotoğraf çekme molası verdi. Orada fotoğraf çekmek ve çekilmek de gelmiyordu içimden, çok sıkıntılıydım. Dayımın çektiği bir kaç poz dışında fotoğraf bile yok oradan. Fotoğraftaki yüz ifademde de yaşadığım sıkıntının izleri okunuyor.

Otelimize vardığımızda tansiyonumu ölçtüler ve oldukça yüksekti. Gece otele doktor çağırttım. Doktorun verdiği ilaçları aldım ama buna rağmen sabahı zor ettim. Bugün şehir turu vardı ama ona da katılamadım, bu yüzden de La Paz ile ilgili çok şey de yazamadım. Bir an önce havaalanına gidip doğruca Santiago'ya uçmaktan başka bir şey istemiyordum. Çünkü bu yükseklikten ve oksijensizlikten bir an önce kurtulmalıydım.



Oysa dün rehbere, Che Guevara'nın öldürüldüğü köye nasıl ulaşabileceğimi sormuştum. Gerçi orada bulunma sürecimizde, zamanın yetersizliği nedeniyle,  ziyarette bulunma şansım yoktu  ama ne yalan söyleyeyim, gidememek içimde kaldı doğrusu. Gençlik idollerimizden biriydi Che Guevara.

Bildiğiniz gibi, Che Guevara aslında bir Arjantin'li olmasına karşın, Bolivya'da devrim için yola çıkmış ve Santa Cruz- Vallegrande şehrinin La Hequera köyünde iktidarın askerlerince katledilmişti. O köydeki ev şimdi müze haline getirilmiş durumda.


La Paz'da halk Che Guevara'yı çok seviyor ve şehir merkezinde onun  metalden yapılmış bir heykeli de bulunuyordu.

Bolivya'yı özellikle kalp ve tansiyon problemi olanlara tavsiye etmiyorum, çok özellikli bir durumu da yok. Sadece bir göl ve kalabalık bir şehir La Paz'ı görmek için oralara gitmeye gerek yok. Gerçi insanlar çok yardımcı oluyorlarve gelenleri memnun etmeye çalışıyorlar ama, hayatı riske etmeye değmez.

 Şimdi yolumuz Şili'nin başkenti Santiago'ya....

    

ŞİLİ - SANTİAGO  seyahat yazımı okumak için tıklayınız....


                                                                    

İYİ SEYAHATLER


Hiç yorum yok: