ARNAVUTLUK - BERAT

TEMMUZ 2014 - AĞUSTOS 2018


Berat'a ilk defa 2014 yılında gelmiştim. Bu kez Balkan turu programımızda yer alması nedeniyle ikinci defa geliyorum. Bu defaki gelişimde yolların dört yıl öncesine göre oldukça iyi olduğunu gözlemliyorum. Daha önce sarsıla sarsıla geldiğimiz yollarda şimdi rahat bir yolculuk yapıyoruz.

Berat'ta otele yerleştikten sonra şehri akşam dolaşıyoruz. Burada yaşayan insanlar, Osum nehrinin kenarındaki yolda yürüyor veya üst yol üzerindeki kafelerde oturuyorlar. Biz de burada bir süre vakit geçirip dönüyoruz. Ortam gerçekten insanı ferahlatıyor.


Bugün Berat'ı dolaşacağız. Önce kaleden başlamak istiyoruz ama yol üzerinde çalışma olduğu için aracımızla gidemeyeceğiz. Yukarıya doğru yürürken, hafifçe yağan yağmur ve terden adeta sırılsıklam oluyoruz. Kaleye varınca arka taraftan da bir yol olduğunu görüyorum. Aracımızdaki kuru giysilere ihtiyacımız var ve tekrar arabaya dönüp, arka yoldan kaleye arabayla çıkıyorum bu kez. Üzerimizdeki giysileri değiştirip rahat ediyoruz.


Berat Kalesi Osum nehrinin kıyısındaki tepeye inşa edilmiş. Kalenin kuruluşu antik çağlara kadar uzanıyor ama buraya gelen her "uygarlık!" bir şeyler katmış buraya. Kalenin içindeki bazı yapılar 13. yüzyılda yapılmış olmasına karşın hala konut olarak kullanılıyor. Kale içinde genellikle hıristiyanlar oturuyor. 


Bu şirin kent Berat'ın tarihi 2500 yıl öncesine gidiyor. Nehrin üzerinde bulunan Gorica Köprüsü ilk yapıldığında ahşap bir köprüyken, Osmanlı döneminde Ahmet Kurt Paşa tarafından yaptırılmış ve iyi korunmuş bir taş köprü. Evliya Çelebi Seyahatnamesinde Berat'tan ve bu taş köprüden de söz ediyor. 

Osmanlı'ya karşı direnişin yapıldığı ve zor zaptedilecek bir kale ancak buna rağmen Osmanlı orayı ele geçirmeyi başarmış. Osmanlının 500 yıllık hakimiyeti döneminde de buraya konutlar yapılmış ve onlar da  mimarisinden anlaşılıyor. 


Dar sokakları ve içinde yürürken karşımıza Onufri Müzesi çıkıyor. Müze ismini 16. yüzyılda yaşamış olan ünlü Arnavut ressam Onufri'den alıyor. Bu müzede sergilenen ikonların ressamları, Onufri, Onufri’nin oğlu Nikolla, Onufer Qiprioti, David Selenica ve Kostantin Shpataraku. Müze Berat kentinin Bizans döneminden sonraki dönem mimarlığını temsil eden bir bina.



Bu müze 27 şubat 1986 tarihinde açılmış. Bu müzenin bulunduğu bina, Berat kentinin bizans döneminden sonra mimarlığı temsil eden bir bina. Müzede yılda sadece bir kere ayin düzenleniyor. İlk gelişimde burada bir hıristiyan çiftin de nikahını törenini izlemiştim.


Berat yapıları itibariyle tipik bir Osmanlı şehri. Osmanlı 1444 yılında 1. Murat döneminde burayı ele geçirmiş. Ahmet Kurt Paşa uzun yıllar burayı yönetmiş. Şehirde, Ahmet Kurt paşanın yaptırmış olduğu Paşa Sarayı, bir Halveti tekkesi, karşısında da Padişah Camisi var. Bunlar aynı avlu içinde yer alıyor. Resimde Halveti tekkesi.


Paşa Sarayı şehir merkezinde bulunuyor. Sarayı yaptıran Ahmet Kurt Paşa, Berat'ı ve o bölgeyi buradan yönetemiş.  Bu saray ne yazık ki, şimdi bakımsız bir halde duruyor.


Şehrin girişinde Bekarlar Camisi bulunuyor. Cami 1826 yılında inşa edilmiş ve adını şehri 24 saat bekleyen  şehrin erkek savunuculardan dolayı almış. Bu erkekler hiç evlenmezler, sürekli şehrin girişinde kenti korur ve orada yaşarlarmış. İlginç değil mi? 











Yine şehrin merkezinde, Osmanlılar'ın, Arnavutluğa ilk geldiği dönemde, müslümanlığı kabul eden ve adını Ahmet olarak değiştiren Arnavut lordunun yaptırmış olduğu, Önder Camisi bulunuyor. Ahmet Paşa bu caminin çevresine medrese, pazar, hamam gibi yapılar yapmasına karşın şu anda sadece camii ayakta kalmış. 





Berat'ta dinlerarası hoşgörüyü de yakalayabiliyorsunuz. Şehrin merkezinde bir tarafta cami diğer tarafta kilise bulunuyor. Ortadoğuda müslümanların birbirini boğazladığını düşünürseniz, burada farklı dilere mensup kişiler barış içinde yaşayabiliyorlar.


Berat'ın bir bölümünde gezerken çok benzediği için kendimi Safranbolu'da zannediyorum.


Berat'ın bir de üniversitesi var, binayı görünce kendimi Washington'da parlamento sarayı karşısında zannettim. Çok heybetli bir bina, böyle bir mimariyi neden tercih ettiklerini de doğrusu merak ettim. 


Berat'ta kaldığımız Hostel Vila 3' den  söz etmeden geçemeyeceğim. Bir kere çok temiz bir aile evi gibiydi. Sahipleri çok harika insanlar. Kızları harika İngilizce  konuşuyor. Hepsi doğal ürünlerden hazırladıkları kahvaltı muhteşemdi. Burada yediğimiz keçi peyniri, kaşar peyniri ve tereyağı çok lezzetliydi. Bu ürünlerden almak için, onların da yardımıyla 20 km. mesafedeki bir köye gidip oradan aldım ve Türkiye'ye getirdim. Berat'a gideceklere barınmayı burada yapmalarını öneririm.

Adres: Ruga Bayram Lila. Tel: +356 68649 66 07

Berat, Arnavutluğa gitmeyi planlayanların mutlaka görmesi gereken bir kent olduğunu düşünüyorum.


İYİ SEYAHATLER

     

1 yorum:

Unknown dedi ki...

çok güzel anlatmışsınız emeğinize sağlık arnavutluğu hep transit geçtim ama sizden edindiğim kadarıyla mutlaka gezilmeli teşekkürler.
Uysal Önder
Manisa