RUSYA - MOSKOVA

Haziran 2013          

Moskova gerçekten önemli, tarihi ve büyük bir kent. Bu kentte ilk kez 1996 yılında ve ikinci kez 2013 yılında bulundum. 2013 yılındaki gezimizi eşimle beraber yaptım.
         
Şimdi Moskovayı birlikte gezelim.
         
KIZIL MEYDAN 








Kızıl meydanın, en azından resimlerini görmeyenimiz yoktur. Bu meydanı hep, Sovyetler döneminde askerin güç ve disiplin gösterilerisi alanı olarak hatırlarım. Meydan oldukça büyük, bir tarafında Kremlin Sarayı, meydanın Saray tarafında Lenin mozolesi,  karşısında büyük alışveriş mağazası Galeria, diğer tarafta kırmızı renkli Tarih Müzesi ve onun da karşısında, güzel görünümüyle St. Basil Katedrali ve katedralin arka bölümünde kalan Moskova nehri. Bu meydan Moskova'nın merkezinde bulunuyor. Meydan her zaman Moskova'yı ziyarete gelmiş turistlerle kaynıyor.        

KREMLİN KALESİ;




Kremlin sarayı yüksek, kırmızı duvarlarla çevrilmiş muhteşem görünüşlü bir kale içerisinde yer alıyor. Yapımına 15. yüzyılında Korkunç (Büyük) İvan tarafından başlanmış, daha sonraki yıllarda da kalenin içine yeni binalar inşaa edilmiş. Bu arada şunu da hatırlatayım, yabancıların Deli, Korkunç gibi sıfatlar yakıştırdıkları çarlara, Ruslar Büyük sıfatını kullanmış hep. Giriş ve köşelerde yüksek kuleler, St. Basile Katedrali ve diğer kiliseleri bulunuyor. Çok büyük bir bahçe içerisinde askeri ve geçmişte devlet yönetimi için kullanılan binalar var. Buradaki Korkunç (Büyük) İvan çan kulesi yapımına 1505 yılında başlanmış, 1600 yılında tamamlanmış. Burada bulunan Çar Kolokol (Çarların Çanı) un ağırlığı 218 ton dur. 

Bu arada şunu söylemeliyim ki, Moskova'yı tamamen gezmek belki bir ayını alır insanın, belki daha da fazla. Bizim böyle bir durumumuz söz konusu olmadığı için, Mosvova müzelerini gezemiyoruz. 1996 yılındaki gelişimde, bir inşaat profesörü resim müzesine gidip gitmediğimi sormuştu ve demişti ki "Eğer resim müzesine gitmediysen, Moskova'ya gelmemişsin demektir" Ama ben iki gelişimde de bu müzeye gidemedim, demek ki, Moskova'ya gitmemişim.



Kızıl meydan arkasında Küçük Tiyatro ve hemen yanında da biraz  ünlü Büyük (Bolşoy) Tiyatrosu bulunmakta. Aslında çok istememe rağmen iki gelişimde de buraya gitme şansım olmadı. Bu arada Marx'ın heykelini de unutmayalım.

MOSKOVA METROSU;



Moskova metrosu 1931 yılında Stalin tarafından, hem metro hem de sığınak olarak kullanılmak üzere inşaatına başlatılmış. Metronun inşaası devrin komünist işçileri ve Komsomol adındaki Komünist partisi gençlik örgütünün çalışmalarıyla yapılmış. 2. dünya savaşında Moskova muharebesi sırasında sığınak olarak kullanılmış, Stalin bu süreçte kentten ayrılmamış, sığınakta kalarak halkına moral vermiş.


Büyüklüğü, New York ve Paris metrolarıyla karşılaştırılsa bile iç mimari bakımından dünyanın en güzel metrosudur. Özellikle ring üzerinde bulunan duraklar, gerçek birer sanat eseridir. Burada kendinizi bir metro istasyonunda gibi değil, bir sanat galerisi, bir müzedeymiş gibi hissedersiniz.



 


Metro ile ulaşım çok kolay olmasına karşın, yazıların Kirilce olması nedeniyle, eğer bu alfabeyi bilmiyorsanız, kullanmanız o denli zor. Ben Rusça kursuna gittiğim ve işlerim nedeniyle Kazakistan'da da bulunduğum için, benim için zor olmuyır ve istediğimiz yere kolayca ulaşmak için  hep metroyu tercih ediyoruz.
 
 NOVODEVİCHİ MEZARLIĞI;



Bir mezarlık ziyareti bir gezide önemlimidir? Evet, o mezarda özellikle büyük şairimiz NAZIM HİKMET  ve Rusya'nın önemli devlet adamları, Rus tarihine adını yazdırmış önemli kişiler yatıyorsa tabii ki önemlidir.  Nazım ustaya ilk ziyaretimi 1996 yılında yapmıştım. Mezarlık girişindeki çiçekçiden aldığım kırmızı gülleri ve Türkiye'den getirmiş olduğum vatan toprağını mezarına bırakıp ve serpip, bir de rahmetli babamın selamını götürmüştüm ona. Gerçekten çok heyecanlı bir andı benim için. Gözyaşlarımı tutamamıştım ve hala hatırladığımda, şimdi yazarken bile gözlerim yaşarıyor. Bu sefer o heyecanı fazlasıyla eşim de yaşıyor. Bu kez kırmızı karafillerle gidiyoruz ziyaretine. Gezi direnişinin yaşandığı günlerde olmuştu bu ziyaretimiz ve bu direnişe izafeten mezarına, "SEVGİLİ NAZIM MEMLEKETİNDE İNSANLAR DİRENİYOR" pankartı bırakılmıştı
         

ARBAT SOKAĞI;



Arbat sokağı, Moskova'nın en önemli simgelerinde biridir. Yaklaşık 3 km olan bu yol üzerinde hediyelik eşya dükkanları, kafeler, restoranlar, tiyatrolar, dansçı ve müzisyenler ve de sokakla simgeleşmiş sokak ressamları bulunuyor. Ben 1996 yılındaki ilk gelişimde  portremi resmettirmiştim ama pek bana benzediği söylenemezdi. Ayrıca bir karikatürist tarafından, karikatürüm yapılmıştı doğrusu bu bana daha çok benziyordu.


Sokak zamanın ünlülerinin yaşadığı bir mekanmış. Puşkin, Çaykovski, Mayakovski ve Meyerhold gibi ünlü edebiyatçılar burada yaşamış. Moskova'nın ünlü Prag Lokantası da bu sokakta yerini almış. Arbat'ın girişinde yer alan Rusya Dışişleri Bakanlığı binası, Stalin'in 7 kız kardeşi diye anılan Gotik tarzda yapılan 7 binadan biridir. Aynı binayı Kazakistan'ın Astana şehrine de yaptılar.


Moskova'nın en büyük oteli olan Cosmos otelde kalıyoruz. Burası Moskova olimpiyatlarında katılan sporcuların kalması için yapılmış daha sonra otel haline getirilmiş. Ama önünde bulunan Charles De Gaulle heykelinin neden oraya konduğuna bir mana veremiyoruz. Tabii ki mutlaka bir nedeni vardır.


Otelin tam karşısında, büyük bir park ve bu parkın içinde Uzay Müzesi var ama hiçbir müzeye gidemediğimiz gibi buna da gidemiyoruz.


Yine bu parkın içinde gençlik merkezi bulunuyor,


Moskovadaki son gecemizde, Otelin altında bulunan gece kulübüne gidiyoruz, peydir merak ettiğimiz borulara tırmanan dansçı kızları izlemeye. Bizim dışımızda pek müşteri olmadığı için, sanki bize hazırlanmış özel bir gösteri gibi oluyor bu gece. Danslarını bitiren kızlar para takmam için bana geldiler. Eşim önce kızları " Hadi gidin buradan " diye kovmasına karşın ,dansını bitiren kız para taktırmaya geliyordu. :)  Gece oradan ayrıldıktan sonra, oradaki halimize günlerce güldük.


St. Petersburg yazımı okumak için tıklayınız

                                                         İYİ SEYAHATLER





Hiç yorum yok: