BİR BALTIK İNCİSİ - STOCKHOLM

Temmuz 2014
   

St. Petersburg'dan gemimizle yaptığımız bir gece yolculuğundan sonra, Stockholm'un, Nynashamn (telafuz etmesi de oldukça zordu bu ismi, kime sorduysam bana gülümsedi sanırım telafuzum yüzünden. :), limanına  geliyoruz. Gemimiz açıkta durduğu için, teknelerle kıya ulaşıyoruz  Buradan trenle yaklaşık 1 saatlik yolculuk sonunda Stockholm'e varıyoruz.


Stockholm'de eski şehrin tarihi dokusu güzel korunmuş. İlk olarak Kraliyet Sarayını (Kungliga Slottet) ziyaret ediyoruz.  Kraliyet Sarayı, Gamla Stan (eski şehir) yarım adacığında yer alıyor. Bu saray içinde müze, kilise ve hazine odası gezilebiliyor.


Saat 12.00 ye yaklaşıyor ve meydandaki askeri töreni izlemek için adımlarımızı sıklaştırıyoruz. Ama kapılar kapatılmış dar bir yerden izlemeye çalışıyoruz önce, daha sonra başka bir yol bulup daha iyi bir yerden izleme fırsatı buluyoruz. Güzel bir gösteri oluyor ve turistlerin oldukça ilgisini çekiyor ve yaklaşık 45 dakika sürüyor.


Sarayın hemen yanında, Stockholm ( Storkyrkan) Katedrali bulunuyor. 1279 yılında inşaa edilmiş olan bu katedral, uzunca bir zaman Stockholm'ün tek katedrali olmuş.


Buradaki binalar oldukça rengarenk ve meydanda bulunan fıskiye de ilgi çekici.


Yine Kraliyet Sarayı'nın yanındaki adacıkta muhteşem mimarisiyle parlemento binası bulunuyor.


Gamla Stan'da Nobel Müzesi de var ancak zamanımızın darlığı nedeniyle müzeyi gezme şansımız olmuyor.



Şimdi hedefimiz Djurgarden Adası, burada ziyaret edilmesi gereken yerler var. Yürüyerek Blaise Holmen koyuna geliyoruz. Buradan 7 no'lu tramvaya binerek bu adadaki ilk durağımız Skansen'e hareket ediyoruz.

Burada kime bir yer veya adres sorduysam güzel bir İngiliz'ce ile cevap verdiler. Hatta, Skansen'in yerini öğrenmek için bir bahçe çalışanına sordum, gayet düzgün bir İngilizce ile cevap verdi. Kültüre bakınız....

 

Skansen büyük bir açık hava müzesi. Burada 150 tane geleneksel İsveç evleri, çiftlikleri ve evleri, dükkanları var. Burada gezerken bir ocağın başında geleneksel kıyafetleri içinde bir bayan yün örüyordu, önündeki ocakta renkli bir şey vardı. Bu çorba mı diye sordum, meğer kök boyaymış yünleri boyamak için.



Skansen'i gezerken küçük çocukların fazlalığı dikkatimizi çekiyor. İsveç yönetimi, çocuklara için iyi bir ödeme yapıyor ailelere. Nüfus artışı sağlanmaya çalışılıyor çünkü İsveç'in nüfusu, ülke genişliğine göre çok az.


Skansen'den çıkıp, Wasa Müzesine doğru yol alıyoruz. Yolumuzun üzerinde yine harika bir mimarisi olan katedralin önünden geçiyoruz. Zamanımız o kadar dar ki zorunlu olarak bunu da pas geçme durumundayız.


Nihayet Wasa Müzesindeyiz, Wasa 65 m. uzunluğundaki bir savaş gemisi. Denize indirilmesinin ardından 1628 yılında ilk seferinde batmış. Bu gemi bütün olarak çıkarılan dünyadaki tek gemi. Onun için bir müze yapılmış, orijinaline uygun restorasyon geçirmiş. Gerçekten kelimenin tam manasıyla, harika bir yapıt.




1961 yılında tam 333 yıl sonra denizden çıkarılmış. geminin direkleri müzenin dışına taşmakta olup bunu dışarıdan görmek mümkün. Geminin %95 i orijinal.


Stockholm'deki gezimizi burada noktalayıp, tekrar Nynashamn' a gitmek için yola çıkıyoruz. Stockholm'ün ana terminal binası var, Trenler, metro vs. burada buluşuyor. O nedenle biraz karışık. Biz de binmemiz gereken trene kalkmasına 2 dakika kala yetişebildik. Yetişemeseydik gemiyi kaçırıp rehine kalacaktık. :)

Şaka bir yana, Stockholm sadece bir günde gezilebilecek bir şehir değil . Gitmeyi düşünenlere tavsiyem, 3 günlerini ayırmalarıdır.


Malmö yazımı okumak için tıklayınız..

İYİ SEYAHATLER

Hiç yorum yok: