Temmuz 2014
Tallin, Baltık gezimizin başlangıç noktası. İstanbul'dan uçakla Tallin'e geldik buradan da gemimize binip sırasıyla, St. Petersburg, Helsinki, Stockholm, Wismar, Malmö ve Kopenhag duraklarını gezip oradan İstanbul'a döneceğiz. Bu turumuzu, Dr. Ali Rıza Coşar, eşi Aynur Coşar, eşim Nurşen Yavaş ve ben bir ekip olarak gerçekleştirdik.
Tallin küçük bir ülkenin, küçük bir başkenti. Hızla hareket ederseniz eski şehir yarım günde gezilebiliyor. Şehrin orta çağdan kalma dokusu gayet iyi korunmuş. Burası 1997 yılında Unicef'in "Dünya Tarihi Mirası" listesine alınmış. Bu da onlara turistik anlamda çok getiriye sebep oluyor.
Biz Tallin gezimize aşağı mahalleden başlıyoruz, Sevgili ağabeyim Ali Rıza Coşar için biraz yorucu olacak ama başka çare yok. Yavaş adımlarla yukarıya doğru yürüyoruz. Sonuçta her yokuşun bir inişi de var. :)
Eski şehrin sokakları da oldukça dar, bu arada araçlar da bu dar yollardan ilerlemeye çalışıyor. Ama araçtakiler hep yayalara saygılı davranıyorlar ve öncelik hep yayalarda. İnsanların üzerine üzerine sürmüyorlar arabalarını bazı ülkelerde olduğu gibi.
Bilmem böyle bir ülke hatırlıyormusunuz...efendim???? evet duydum galiba... aynı fikirdeyim. :)
Eski şehrin kapısı "Viru Gate" e gelmeden çiçekçiler ve amber ürünler satan dükkanlar bulunuyor. Bu ürünler oldukça pahalı.
Kapıdan geçince,taş duvarlar üzerinde yaptıkları resimleri sergileyen ressamlar var burada. Resimde de görüldüğü gibi yokuş bir yol ve ancak 1. viteste çıkabiliyoruz. :)
Kentin en ilgi çeken yeri bence Raekoja meydanında kurulmuş olan bu pazarı. Geleneksel kıyafetler içindeki satıcıların tezgahları ve bu tezgahlarda da satılan geleneksel ürünleri görmek ve satın almak mümkün.
Yine meydanda dans eden kızları görüyoruz. Daha çok "belly dance" yani göbek dansı yapıyorlar. Bir kaç gurup halinde gösterilerini yapıyorlar. Oldukça keyifli bir gösteri.
İlginçtir, ardından bizim karadeniz havası koçero ile izleyici kadınları da yanlarına alarak, horon oynuyorlar. Böyle bir şeyle karşılaşmak bizi hem şaşırtıyor hem de hoşumuza gidiyor. Bu oyunun buraya gelişiyle ilgili bir bilgiye sahip değiliz. Ama muhtemelen bizim Temel Uşağu buralara kadar gelmiş demek. :)
Sadece bayanlar horon oynadığı için biz erkekler sadece seyretmek durumunda kaldık ama hanımlar baya döktürdüler. :)
1894 yılında Rus Çarı Aleksandr tarafından yaptırılmış olan, Aleksandr Nevski Katedrali oldukça ihtişamlı görünüyor. Tipik bir Rus mimarisi ile inşa edilmiş. Bizim olduğumuz dönemde dış cephesinde restorasyon çalışmaları devam ediyordu.
Katedralin karşısında bulunan pembe renkli Tompea şatosu, günümüzde parlemento binası olarak kullanılıyor.
Hemen yanında da Pikk Herman kulesi bulunuyor.
Eski şehrin üst çıkış kapısından çıkınca, Tallin'de bulunan kilise ve katedrallerin en yükseği, St. Olav's kilisesi ile karşılaşıyoruz. 124 metrelik kulesiyle kentin en yüksek binası. Buradan şehrin kısmı manzarası da oldukça güzel görünüyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder