K.K.T.C.

 KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ GENEL (Mayıs - 2022)


Bugüne kadar birçok ülkeyi gezmiş olmama rağmen, K.K.T.C' ye henüz gitmemiştim. Birçok arkadaşım bu duruma şaşırıyorlardı. Araya giren pandemi nedeniyle 2 yıldır da gezilerime ara vermiştim. Bu nedenle ısınma turu olarak bu yıl ilk olarak Kıbrıs'ı gündemime aldım. 

Kıbrıs'ta yaşayan Mithatpaşa Sanat Enstitüsünden arkadaşım Mustafa Ökmen ile irtibata geçtim ve onun güzel ve içten yaklaşımı da bu seyahatin baştan güzel geçeceğini belli etmişti bana.

Her seyahate çıkmadan önce dersimi çalışırım, yine aynı çalışmayı yaptım. Ama bu kez kendisi Kıbrıs kökenli ve Mustafa'nın eşi Doğay hanımın rehberliğiyle K.K.T.C'de görmedik yer bırakmadık. Başta Doğay hanım olmak üzere arkadaşım Mustafa'ya da ilgi ve yaklaşımları dolayısıyla çok çok teşekkür ediyorum. 

5 gün süren Kıbrıs gezimizi ilçe, ilçe yazacağım. Kıbrıs'ta şehir yok, yerleşimler İlçe veya Kaza olarak adlandırıyorlar.

T.C. vatandaşları Kıbrıs'a hem kimlikle hem de pasaport ile girebiliyorlar. Pasaport ile çıkış yapanlar, yurtdışı çıkış harcını yatırmak zorundalar ve pasaportlarındaki K.K.T.C mührü ileride Yunanistan'a yapacakları vize başvurusunda sorun yaratabiliyormuş. Bu nedenle kimlik kartı ile çıkış yapmak daha akıllıca. İzmir A.M. havalimanında pasaport işlemi için polise gittiğimde kimliğimi gösterdim, kimlik kırık olduğu için polis önce biraz nazlandı ama bir daha olmasın diye uyararak giriş-çıkış kartına damgayı bastı. 

İzmir'den yaklaşık 1 saatlik uçuşla direkt Lefkoşa Ercan havalimanına vardık. Burada daha önce rezervasyonunu yapmış olduğum araç için acentayı epeyce aramak zorunda kaldım. Ben bir ofis ararken, otoparkta küçük bir dolap üzerinde firma adı yazılıydı.  Verilen telefonu aradım, telefona çıkan kişi birisinin gelip yardımcı olacağını söyledi. Kısa bir süre sonra bir genç geldi. Sözleşmeyi alelacele doldurdu ve ödemeyi aldı. Ben araçta herhangi bir hasar var mı diye bakınırken, gülerek ''Önemli değil, siz gelince anahtarı dolabın içine atacak ve gideceksiniz'' dedi. Gerçektende dönüşte geldiğimizi bildirmek için firmayı aradım ama cevap veren olmadı ve ben de arabayı yakına park ederek, anahtarı dolap içine attım ve gittim. Yalnız hatırlatayım, burada bir günlük araç kiralamak isteseniz de, 3 günlük ücret alıyorlar. Ben 5 gün için kiraladığım için sorun yaşamadım

Araçta genelde hiç benzin olmuyor, parktan çıkarken ilk iş bir benzin istasyonuna gitmek oluyor. Biz de ilk istasyondan yakıtımızı alıp, otel rezervasyon yaptığım Lapta'ya doğru yola çıktık. Tabii burasının trafiğine alışmak için biraz uğraşmak gerekiyordu. Çünkü Kıbrıs eski İngiliz egemenliğinden kalma bir ada olduğu için, trafik soldan akıyor burada. Bir de yollardaki hız sınırlarına da dikkat etmek gerekiyor. Nadiren 90 km. hız bölgeleri olmakla birlikte, genelde 65 km. hız sınırı bulunuyor. K.K.T.C'de ana yollar oldukça geniş ama biraz bakımsızdı. Ara yollar ise oldukça dardı.

Gecenin geç saatinde navigasyon olmadığı için oteli bulmak için biraz uğraşmamız gerekti. Kaldığımız butik otel, sanki bir müzeyi andırıyordu. Çok değerli olduğunu düşündüğüm, antikalarla doluydu. Bu kadar antikayı bulup otelin çeşitli mekanlarına hatta merdivenlerine koymaları, nereden buldukları konusunu düşündürdü bana ama sormadım. Daha sonra gezmiş olduğum Maraş bölgesindeki konutlara yapılan talanları görünce, bana buradan toplanmış olabileceğini düşündürdü doğrusu.

Otelin kahvaltıllıkları oldukça zayıftı. Sadece peynir, domates, reçel ve yumurta yiyebildik. Zeytin de vardı ancak tahta gibi kurumuş ve kötü olan bu zeytinleri de yiyemedik. Bir de 5 gün kaldığımız bu otelde odamızı sadece  bir gün temizlemeye gelmişler, diğer günlerde odadaki çöpleri dahi almamışlardı. Oteli terkederken otel müdürüne bu durumu anlatınca, yavuz hırsız misali, durumu ona niye söylemediğimizi sordu bana. Bir müdür olarak otelden haberi yok. Bu kadar çok ülke gezmiş olmama rağmen ilk defa böyle bir durum ile karşılaşıyordum. Fakat otelin bulunduğu alan çeşitli meyva ağaçları ve yeşillikler arasındaydı.

Kıbrıs farklı bitkilere de ev sahipliği yapıyor. Kıbrıslılar da tıpkı Giritliler gibi bunları değerlendirmeyi biliyorlar. Dağlarında ilk kez gördüğüm Kapari bitkisinden mezelik turşu yapıyorlar, tohumunu da farklı bir aroma vermesi için turşunun içine atıyorlarmış. Dağlarda çok değişik ağaç ve bitkiler de bulunuyor, bunlardan en tanınmışı Kuşkonmaz'dı.

Misafir gittiğimiz evlerde ev yapımı limonata olmazsa olmazıydı Kıbrıs'ın. Narenciyenin bu kadar bol olduğu bir ülkede güzel bir serinletiydi bu. Kıbrıs limonları oldukça büyük ve suluydu. 

Lefkoşa'da Lalapaşa Camisi bahçesinde gördüğümüz Cumbez Ağacı da oldukça ilginçti. Bu ağaçtan sadece Lefke, Limasol ve Lefkoşa'da 3 adet bulunuyormuş. İlginçliği ise gövdesinde çıkan incirleri. 

Böyle bir başlangıçtan sonra şimdi İlçeler ve görülmesi gereken yerleri yazmaya başlayalım.

İYİ SEYAHATLER



Hiç yorum yok: