AĞUSTOS - 2025
Gördüğüm otoyollar, tüneller, viyadükler, hızlı trenler, dörder şeritli gidiş dönüş yollarıyla, şimdiye kadar gördüğüm 76 ülke içinde bana göre bir numara olmuşlar. Ve halen yeni yapılan köprüler, yollar, viyadükler, tüneller ve yeni konutlar ile ülke adeta bir şantiyeyi andırıyordu.
Mesleğim gereği dikkatimi çeken şeylerden birisi de, şehirlerin yakınında bulunan nükleer santraller, yol boyunca gördüğüm yüksek gerilim enerji nakil hatlarının yoğunluğu oldu. Elektrik demek medeniyet ve sanayi demektir.
Bir arkadaşım da bundan 30 yıl önce tercüman olarak Çin'e gitmişti. Üç gün üst üste ziyaret ettikleri bir fabrika müdürünün üzerinde aynı şort ve aynı tişort olduğunu, müdürün sözleriyle alacak oldukları mallar için pazarlık yapamayacağını ne fiyat verirlerse onu kabul edeceğini çünkü işçilerin yemeğe ihtiyaçları olduğunu söylemişti.
30 yıl önce bu ülke böyle açlık ile boğuşuyordu. Şanghay'da tanıştığım bir İngiliz, ''Buraya on yıl önce gelmiştim, herkes çok zayıftı ama şimdi o kadar şişman Çinliyi görünce şaşırdım'' dedi. Demek ki artık böyle bir problemleri kalmamış. Ben de çok sayıda, obez olmasa da, şişman Çinli gördüm. Aşağıdaki fotoğrafta İngiliz aile ile.
O günden bu güne Çinlilerin yaşamlarında çok büyük gelişme olmuş, restoranda gördüğüm yemek yiyen Çinlilerin masalarının üzeri yiyemeyecekleri kadar yemeklerle doluydu.
Demek ki ülkesi için çalışan, sadece kendilerinin ve çevresinin cebini düşünmeyen, gerçek vatanseverlerden oluşan yönetimlerle bu iş böyle oluyormuş. Başka Komünizm ile yönetilen ülkelerde de bulundum ama bu kadar gelişmiş başka Komünist ülke görmedim doğrusu.
Gençliğimde Mao Zeung'u sever onun politikalarına destek olarak Türkiye'ye uygulanmasını isterdim, tam bilmesemde ne doğru bir tercih yapıyormuşum aslında. )))
Çin'de halen Komünist Parti iktidarda. Bir rehberime siyasi iktidardan memnun olup olmadıklarını sordum, orada halkın günü bizdeki gibi siyasetle yatıp kalkmakla geçmiyormuş, halkın derdi daha çok para kazanmak ve daha iyi yaşamak mücadelesiymiş. İktidara alternatif başka siyasi partinin olup olmadığını sorduğumda, 26 siyasi parti olduğunu ama bunlar iktidara alternatif olacak partiler olmadığını ve sadece yerel yönetim seçimlerine girdiklerini söyledi.
Ama bu gelişimin Mao Zedung'dan (Daha fazla bilgi için; bakınız; https://tr.wikipedia.org/wiki/Mao_Zedong) sonra gelen 1972 - 1992 yılları arası Başkan Deng Şiaoping döneminden sonra başladığını belirtti rehberim. Ona da ülkeyi kapitalizme yönelttiği konusunda eleştiriler yapılmıştı o dönemde. (Daha fazla bilgi için; bakınız https://tr.wikipedia.org/wiki/Deng_%C5%9Eiaoping).
Gelelim yine seyahatimizle ilgili konulara;
Vize;
Çin son zamanlarda birçok ülkeye vizeyi kaldırmasına rağmen Türklere vize uyguluyor, hem de vize almak oldukça zor. Yalnız başınıza gitmek için vize almak çok zor, sadece oradan bir turizm firması aracılığıyla ve grup olarak vize veriyorlar. Bazı gezginler bireysel vize de alıyorlar ama ben yöntemini bilmiyorum. Sadece Yeşil Pasaport sahibi Türkler vizeden muaf. Benim de Yeşil Pasaportum olduğu için bir sıkıntı çekmedim, sadece pasaport polisi vizeniz nerede diye sordu, ben de özel pasaport olduğunu söyleyince özür diledi ve damgayı bastı.
Ulaşım;
Türkiye'den Çin'e THY'nın direkt uçuşları var, kaliteli ama pahalı çünkü yöneticiler ve danışman gibi torpillilere daha yüksek maaşı böylelikle verebiliyorlar. Ben Katar Havayollarıyla gitmeyi tercih ettim, hemen hemen THY'nin yarı fiyatına. Yol biraz daha uzun sürüyor ama Doha'da yapılacak uçak değişimi sırasında yerde biraz daha dinlenme fırsatı oluyor.
Çin şehirlerarası ulaşımı hızlı trenlerle çok rahat ve konforlu. Ben üç şehirlerarası yolculuğumu hızlı trenle yaptım, çok memnun oldum. Uçaklara göre çok çok rahattı. O dağlık ülkede arka arkaya gelen zorlu arazi yapısında viyadük ve tünellerle adeta dümdüz bir yolda yolculuk yapılıyordu.
Hep hızlı trenlerle yolculuk yaptım. Bu trenlerden bazıları her durakta duruyordu başka alternatif olmayınca zorunlu olarak bunları kullandım. Onlar da 200 km. süratle gidiyordu.
Hızlı trenlerin 2. sınıfında yolculuk yaptım, bir tarafta iki diğer tarafta üçlü koltukları bulunuyordu, ama daha önce yazdığım gibi oldukça konforluydular. Özellikle trenlerde sıcak su bulunması nedeniyle yol boyunca kendime poşet de olsa bol çay içme imkanı buldum. Bu trenlerde yiyecek içecek de satılıyor, eğer yanınıza yiyecek bir şey almadıysanız buradan temin edebiliyorsunuz.
Daha sonra yazacağım VPN sorunu nedeniyle, Türkiye'den çıkmadan bu yolculuklar için biletlerimi Trip.com üzerinden aldım, biraz komisyon ödedim ama garantiye almış oldum.
Şehir içi ulaşımda genellikle taksi kullandım, çünkü taksi fiyatları Türkiye'nin 1/3 fiyatınaydı. Yalnız her ülkede olduğu gibi havaalanlarında ve tren istasyonlarında korsan taksiciler üç kat fiyat çekiyorlar. Ben de doğruca normal taksi durağı sırasına girip oradan taksiye bindim, taksimetre açıldı ve uygun ve ucuz fiyata gideceğim yere ulaştım.
Tüm gezdiğim şehirlerde taksiler yeşil renkteydi. Taksilerde dikkatimi çeken dikiz aynasının kameralı olup, yarısı önü yarısı arkayı gösteriyordu. Xi'anda trene yetişme sıkıntısı yaşarken, bindiğim taksideki bayan sürücü yolu şaşırınca ona yol bile tarif ettim. )))) Ama yukarıdaki fotoğraftaki sürücü bayan değildi haksızlık etmeyeyim.
Tüm şehirlerde metro, şehir içi otobüsler de var ama yazılar genellikle Çince olunca sıkıntı yaratıyor. Ben gideceğim yerlerin isimlerini de yazılı program kağıdıma Çince yazınca çok rahat oldu, onu göstererek genç Çinlilerden metroda bilet almak için yardım istedim, sokakta Çinlilere sordum, taksicilere Çince adresi gösterdim eğer Çincelerini yazmamış olsaydım büyük zorluk çekerdim.
Dil;
Çin'de en sıkıntılı konuların başında dil konusu geliyor. Geçmiş dönemlerde kapitalist dil diye İngilizce yasaklanmış. Ama şimdi genellikle gençlerin büyük bir kısmı az da olsa İngilizce biliyor. Bir şey sorduğumda cevap verip yardımcı olup mutlu oluyorlar, hatta yanlarında ebeveynleri varsa onlar da çocuklarıyla gururlanıyorlar. Cevap veremeyen gençler ise biraz utanıyorlar. Sokak satıcıları ise kendi işlerini görecek kadar öğrenmiş İngilizceyi.
İnternet;
Çin'de en sıkıntılı konu bu. Bunu çözmek için de Çin'e gitmeden VPN almak gerekiyor. Gitmeden önce okuduğum yazılarda bir değil iki farklı VPN alınması önerisi vardı, biri çalışmazsa diğerini kullanmak için. VPN olmazsa internete girmeniz mümkün olmuyor çünkü Çin hükümeti birçok yabancı siteyi kapatmış. Ben de telefonuma iki, bilgisayarıma iki VPN indirdim. telefonuma indirdiğim weePN çalıştı diğeri çalışmadı. Bilgisayarıma indirdiklerimin ikisi de çalışmadı.
Orada diğer ülkelerdeki gibi sokakta simcard satılmıyor. Otelde nerede bulabileceğimi sordum, bir adres yazdılar gittim o adreste öyle bir şey yok. Orada başkalarına sordum onlar başka yere gönderdiler orada da yoktu. Neredeyse yarım gün bunun için uğraştım, sonra da aramaktan vazgeçtim. Nihayet gezdiğim 4. şehirde bir yerde gördüm ama zaten 4 günüm kalmıştı almadım. Oteldeki WİFİ den faydalandım sadece. Çok fazla ihtiyacım da olmamıştı doğrusu, google maps'i kullanmaya da ihtiyacım olmadı, çünkü genellikle tur satın alarak gezdim. Zaten bir çok yeri kendi başınıza gezme şansı yok. Get Your Guide üzerinden Türkiye'deyken ne olur ne olmaz diyerek turları rezerve etmiştim zaten.
Alipay üzerinden de e-SIM alınabiliyor.
Yukarıda söz ettiğim İngiliz Airalo'nun çok iyi olduğundan söz etti ama benim sadece 2 günüm kalmıştı ve bu uygulamayı da yüklemedim.
Para;
Bu konu da Çin için önemli. Adamlar parayı ortadan kaldırmışlar. Alipay veya Wechat uygulamaları üzerinden karekod okutarak ödeme yapıyorlar. Kredi kartı uygulaması çok nadir yerlerde geçerli bu yüzden yanınızda nakit bulundurmak gerekiyor. Pek para kullanmadıkları için de bozuk para bulmakta zorluk yaşanıyor. Bazen para üstünü de alamıyorsunuz.
Türkiye'den çıkmadan bu iki uygulamayı da telefonuma indirdim ama herhalde banka kartlarımı uygun görmediklerinden kabul etmediler ve dolayısıyla bu uygulamaları ödemede kullanamadım.
Oraya gitmeden ya bankada ya da otellerde para değiştirmesi yapıldığını okudum. Otelde sordum değiştiremeyiz dediler, bir bankaya gittim soyadımdaki Ş harfi klavyelerinde bulunmadığını söyleyip değiştirmediler. Ya Bank of China'ya yada yakındaki 5 yıldızlı oteli tarif ederek buralarda bozabileceğimi söylediler. Bank of China'ya gitmek zorunda olsam cebimde 5 Yuan bile yoktu. Neyse ki bu bankaya yakın bir 5 yıldızlı otel vardı da orada otel müşterisiymişim gibi davranarak zorla 200 USD bozdurabildim, 300 USD bozmadılar.
Daha sonra tur rehberlerinde ve bir kez de China Bank'ta bozdurdum.
Daha önce okuduğum bir yazıda da Yeşil Pasaport sahiplerine de para bozdurmuyorlar diye yazıyordu ama böyle bir şey yok. Bir şeyi tam bilmiyorsanız insanları yanlışa sürüklemeyin.
Yiyecek - İçecek;
Çin'de yemekler genelde tatlımsı, bol baharatlı, acı. Ben hiç tatlımsı yemekleri yiyemem bu nedenle bazen sıkıntı yaşadım desem yalan olmaz. Genellikle kalın - ince - orta kalınlıkta şehriye (noddle) ile yapılan, içinde çeşitli sebzeler, farklı etler ve çeşitli içeriklerde sıvı bulunan büyük kaseler içinde servis edilen yemekler revaçta. Ben bunlardan daha etli, tavuklu hatta ördekli olanlarından yedim çok lezzetliydi. Yalnız iki kez bağırsaklarım bozuldu, sonradan içinde fazlaca soya sosu olduğunu düşündüm ama emin değilim.
Bizimki gibi farklı etlerden şişleri de vardı. Onlar da oldukça lezzetliydi ama çok baharat ve acı kullandıklarından önceleri rahatsız oldum ama daha sonra bunlardan az koymalarını söyleyince daha bir keyifle yedim.
Meşhur Pekin Ördeğine gelince, daha başka ülkelerde de bundan yemiştim ama burada sokak lezzetçisinden alıp otelimde yediğim ördek en güzeliydi. Bu tür yiyeceklerin yanına pirinç lapası da ekleniyor. Bu lapa onların ekmeği gibi.
Deniz ürünleri de bize göre çok daha ucuz ve lezzetliydi. sokakta satılan kalamar kızartması, restorandaki karides bir harikaydı ama yine baharat ve acı bibere müdahale edince.
Guilin'de yediğim balık pilakisi mi artık adına ne denirse çok lezzetliydi. Her yemeğin yanında mutlaka taze veya pişirilmiş yeşil sebzeler bulunuyor.
Yerel biraları fena değildi, ben pek bira içemeyen biri olarak sadece birkaç kez içtim. Yerel rakılarını bir kez denedim ilk kadehte başımı fena döndürünce bırakıp döktüm. Brandy gibi bir içkileri var ondan içtim.
Burada alkol pahalı, almadığım için sigara fiyatını bilmiyorum ama bunları tüketenlerin de az olduğunu gözlemledim.
Burada en özlediğim şeylerden biri de ekmek oldu. Burada bizim bildiğimiz gibi ekmekler yok. Ama hamurişi yapılan birçok yiyecek var ama bunlar da genelde tatlımsı. (( Bizim boyoza benzer, içi kıymalı bir yiyecekleri var bunu çok beğendim ama her yerde bulunmuyordu. Orada tanıştığım bir İngiliz aile ekmeği özleyip özlemediğimi sordu, ben tabi ki özledim deyince, onlarda aynen bizde dediler.
Dumpling (Çin Mantısı) oldukça meşhur ama bizim mantı gibi küçük değil bir avuç içini dolduracak kadar büyük. Ayrıca yine daha büyük ve yarım daire şeklinde olanlar da var onları denemedim. İçinde ne olduğunu bilmediğim bu mantılardan yedim, farklı farklı içlere sahiptiler. Bir yerde yediğim mantının içinde kıyma da vardı en çok onu beğendim. Dil konusu sıkıntılı olduğu için içindekini sorup öğrenme şansı bile yok, artık ne çıkarsa bahtınıza.
Restoranlarda yuvarlak masalar, üzerinde dönen ve ortasında camdan yapılmış yuvarlak bir bölüm var. Büyükçe olan bu masalarda, masadaki insan sayısı da fazla olunca yemekleri buraya koyup çevirerek ulaşım sağlıyorlar.
İnsan Yapısı;
Çin çok büyük bir coğrafyaya sahip bu nedenle tüm Çinlileri bir değerlendirmemek gerekiyor. Bizim onların yanında ufacık kalan ülkemizde bile bölgelere göre insan yapısı farklılaşıyor orada da böyle olması kaçınılmaz. Bazı bölgelerde insanların daha kibar, bazı bölgelerde ise kaba davranışlarına şahit oldum, tabii bu kişiye göre de değişiyor.
Daha yaşlı nesil çok bağırarak konuşuyor, yerlere tükürüyordu ama genç nesil daha (aralarında istisnalar olmakla birlikte) daha az sesli konuşuyor ve yerlere tükürmüyorlardı. Genç neslin daha iyi eğitim almalarının sonucu olsa gerek.
Genel olarak Çinlilerin hepsi temiz ve düzgün giysiler giymekler beraber, gençleri daha moderndi.
Geleneksel kıyafetli özellikle genç kızlar çok fazlaydı. Acaba evlenme çağına gelen bekar kızlar mı böyle giyiniyorlardı merak ettim ama rehberlere bunu sormayı unuttum doğrusu. Bu kıyafetli kızları Pekin gezimde gördüm, belki de milli bir güne denk gelmiş olabilirim.
İnsanlardan bazıları yabancıları dikkatlice süzüyor, ama çoğu artık yabancıya alışkın oldukları için hiç oralı bile olmuyorlardı. Ama özellikle küçük çocuklar bana uzun uzun dikkatlice bakıyorlardı, sanki başka dünyadan gelmiş birine bakar gibi.
Özellikle çocuklar ve genç kızlar fotoğraf çekilmek istiyorlar ve fotoğraf çekilince çok seviniyorlardı.
Giysileri, kibar davranışları ve fotoğraf çekmek istediğimde kibarca kabul edip poz vermeleri nedeniyle bir Çinli kadın ve çocuğunun da fotoğrafını paylaşmam lazım.
Çin'de pazarlık hem de dibine kadar çok yapılabiliyor. Örneğin torunlarımın biri için bir hediye almak istedim 350 Yuan dedi ve 50 Yuana aldım, yani böylesine pazarlık yapılabiliyor.
İklim;
Ben Çin'e 15 Ağustosta gidip 3 Eylülde döndüm. Yanlış bir tercih yapmışım hem yağış hem de nem çok rahatsızlık verdi bu süreçte. Rehberime en güzel dönemin ne zaman olduğunu sordum ve bana net olarak Ekim ayı dedi. Sizlerde Ekim ayını tercih edin bence. Bu dönemde hava daha serin ve yağışsız dolayısıyla da nem oranı yüksek olmuyor. Pekin yazımda da uzunca bahsedeceğim, güzelim Çin Seddini ve çevresini sis nedeniyle doğru dürüst göremedim.
Bu yazımdan sonra gezdiğim şehirleri paylaşacağım.
İYİ SEYAHATLER
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder