Kasım 2015
Bugün sabah yine saat 05.30 da kalkış ve 06.00 da yola çıkış vardı. Gece çok yağmur yağdı ve yaşamımda ilk kez yağmurlu bir havada geceyi çadırda geçirdim. Doğrusu mide rahatsızlığıma rağmen, pek de keyifli oluyormuş bu durum. Yağmur damlaları çadırın üzerine düşerken çıkardıkları ses adeta bir ninni gibiydi.
Kamp yerimiz 3500 m. yükseklikteydi ve 2500 m. deki krateri tepeden görüyordu. Diğer kamp yerlerine göre hava burada daha soğuktu. Hangi ayda geldikleri yazmadan paylaşan bir gezgin kardeşimiz, burada botlarını bile ayaklarından çıkarmadan uyumaya çalıştıklarını yazmış ve ben de her zaman böyle olacağını düşünerek, tedbirli davranmış ve epeyce eşya getirmiştim. Safari süresince ben botlarımı ayağımdan çıkarmazken, Avrupalılar hep terlikleriyle dolaştılar. Dolayısıyla bu gezim boyunca epeyce eşya taşımak durumunda kaldım. Burası için böylesi bir durum, rehberimizin dediğine göre, Ağustos ayında yaşanıyormuş.
Yukarıdaki fotoğrafta görünen siyah ya da koyu renkli noktalar hayvan sürüleriydi. Fotoğraf makinem ile zoom yaparak çekmiştim.
Bu günün programı Ngorongoro krater turuydu ama benim pek niyetim yoktu hala kendimi toparlayamamıştım. Benim için fotoğraf çekmeleri için makinamı İspanyola verdim. Adamın iki adet değişik lensli fotoğraf makinaları vardı, bu yüzden profesyonel biriydi diye düşünmüştüm. Buradaki fotoğraflar onun çektikleri.
Grup arkadaşlarım krateri gezerken, ben de kahvaltımın ardından çadırıma istirahate çekilip, bu satırları yazmaya başladım.
Ngorongoro krateri ilk kez milyonlarca yıl önce harekete geçmiş. Daha sonra farklı zaman aralıklarıyla püskürmüş ve şimdiki son halinde 8292 m2. lik bir krater burası. Burada yine vahşi yaşam koruma altında.
Kratere gidenler geziyi tamamlayıp geriye döndüler. Öğle yemeğini takiben tekrar yola çıktık, bugünkü hedefimiz ilk kaldığımız Panorama kampıydı. Kampa varışta İspanyol kız ve babası ile Hollandalı kız ekipten ayrıldılar. Şimdi ekibimizin sayısı 4 kişiye düştü.
Bu kez kampta şansızlığımıza sıcak su da yoktu veya bizden önce gelenler tüketmişti. Toz topraktan kurtulmak için yine soğuk su ile duş almaktan başka çaremiz yoktu.
Bu kez kampta şansızlığımıza sıcak su da yoktu veya bizden önce gelenler tüketmişti. Toz topraktan kurtulmak için yine soğuk su ile duş almaktan başka çaremiz yoktu.
Bu son akşam yemeğimizdi ve bu sefer yemekler daha kalitedeydi. Sanırım Bob iyi bir bahşişi hedefliyordu. :) Hem rehber hem de aşçı verilen bahşilerle geçiniyorlarmış burada.
Yemekten sonra oraya gelen bir grup Tanzanyalı müzisyenin müziği eşliğinde dans edip eğlendik. Çadır görüntülü beton kulübelerimizdeki, beton sedirli yataklarımıza dönüp uykuya daldık.
3 yorum:
Yorum Gönder