Kasım 2017
Fas'taki seyahatimizin ikinci adımına geliyoruz. Kazablanka'dan yola çıkıp önce tali yoldan, sahil bölgesindeki yerleşimleri de görerek yolumuza devam ediyoruz. Daha sonra otoyola çıkarak daha hızlı bir şekilde başkent Rabat'a varıyoruz.
Gelmeden önce internet üzerinden yapmış olduğum rezervasyonla burada iki gece bir apart otelde kalacağız. Apartlarda kalmak bazı ülkelerde daha rahat oluyor, çünkü eğer o ülke yemekleriyle ilgili sorununuz varsa burada kendiniz birşeyler yapabiliyorsunuz. Bizim için olmazsa olmaz peynir, zeytin, bal ve çay ile kahvaltı yapmak böyle yerlerde daha uygun oluyor.
Navigasyon yardımıyla, hiç bir levhası bulunmayan bu aparta ulaşıyoruz. Sanırım vergi vermemek için böyle bir uygulama içindeler. Apartın sahibi Mohammed çok iyi İngilizce biliyor ve çok yardımcı oluyor bize. Dil demişken şunu da belirteyim, Fas'ta en büyük handikaplardan biri de dil konusu. Burada Arapça ve Fransızca konuşuluyor ve İngilizce bilen ve konuşan insan sayısı çok az, ama buna rağmen uluslararası dil olan "Tarzanca"yı kullanarak da işinizi görebiliyorsunuz.
Buraya yerleşiyoruz ve hemen yakındaki pazardan bazı ihtiyaçlarımızı almak için çıkıyoruz.
Artık akşam oluyor ve buradaki ilk gecemizi istirahat etmekle geçiriyoruz.
Bugün artık Rabat'ı keşfetme günü !!
Mohammed'in de katkısıyla şehir gezi planımızı yapıyoruz. Şehri gezimizde aracımızı kullanmayacağız, hemen kaldığımız apartın önünden kalkan tramvayla ulşım sağlayacağız. Tramvay oldukça yeni ve modern, bilet ücreti 6 dirhem. Biletinizi tramvay içinde bulunan kart okuma cihazına sokup okutmak gerekiyor, eğer bunu yapmazsanız sık sık gelen kontrollar tarafından ceza yazılıyor.
Eski şehir merkezi Medina'ya gelince tramvaydan iniyoruz. Mohammed'in en uzun ve en iyi olduğunu söylediği Medina içindeki Rue Souika sokağındaki çarşıyı baştan sona doğru yürüyoruz. Bu çarşı da Fas'taki diğer çarşılar gibi dar bir sokak ve yol boyunca baharatçılar, giysiciler, metal eşyacılar, kuruyemiş ve hurmacılar ve yol boyunca ortalığı duman dumana katan mangalcılardan oluşuyor. Her Medina'da olduğu gibi burası da pek temiz sayılmaz.
Bu yol üzerinde bulunan bir camiden içeri girmek istiyorum, ayakkabılarımı çıkararak Nurşen'e veriyorum. İçeri girerken arkamdan Nurşen ve başkaları sesleniyorlar. Müslüman olduğumu ve Türkiye'den geldiğimiz söyleyince rahatlıyor ve memnun oluyorlar. Daha önceki yazımda da belirtmiştim, Hasan 2 camisi dışında gayrımüslimlerin camilere girmesi yasak bu ülkede.
Rue Souika sokağının sonunda denize varıyoruz. Buradan yürüyerek Kashbah Des Oudayas'a yürüyoruz. Buranın girişinde hemen rehber olduğunu söyleyen iki kişi yardımcı olmak istediklerini söylüyorlar. Ben rehberlik için ne ödeyeceğimizi soruyorum, 150 dirhem istiyor ilki, ben 20 dirhem öneriyorum ve adam dönüp arkasını gidiyor. Diğeri ise 50 dirheme düşürüyor rehberlik hizmetini ama ben istemiyorum. Zaten gezdikten sonra görüyoruz ki rehberlikle ilgili bir durum da yok doğrusu. (Pazarlık konusunu da Fas Genel ve Faydalı bilgiler yazımda daha geniş anlatacağım.)
Bu kashbah içini gezerken daha çok mavi renklerin hakim olduğuna şahit oluyoruz. Burada okyanus manzaralı bir kafede oturuyor hem biraz dinleniyor hem de Fas'ın ünlü nane çayından içmek istiyoruz ama yine adeta nane şurubu olan bu çayı içemiyoruz, çayın ücreti 11 dirhem. Fas'ta insanlar resimlerinin çekilmesinden hoşlanmıyorlar ve hatta tepki gösterenler de oluyor. Bu kashbah'ı gezerken bahçe duvarı üzerinde oturan iki Faslı kızla resim çektirmek isteyen Nurşen'in teklifini, kızlar sevinerek kabul ediyorlar.
Kashbah'ın üst kısmında bulunan burçlardan, okyanus manzarası oldukça güzel görünüyor. Burada da bir süre kalıp etrafın resmini çekiyoruz. Bu burçların alt bölümünde ise büyükçe bir plaj bulunuyor. Burada da "gönüllü" bir rehber yaklaşıyor yanımıza ve rehber istemediğimizi söyklüyorum, o da rehber olmadığını ve burada görevli olduğunu söyleyerek yanımızda yürüyor. Gezimiz bitince yine de doğal olarak bahşiş talebinde bulunuyor. Bir miktar bahşiş vererek yanımızdan uzaklaşmasını sağlıyorum.
Kashbah'ı gezme işimiz tamamlayınca dışarıya çıkıyoruz ve şimdi hedefimiz 5. Muhammed Mozolesi. Uzaktan görünüyor burası ve daha az yorulmak için taksi ile gitmeyi planlıyoruz ama Petit taksiler cuma saati olduğu için yolcu almıyorlar. (Petit taksilerden de yine Fas Genel ve Faydalı Bilgiler yazımda söz edeceğim.)
Buradan yine yürüyerek Medina içinden yolumuza devam ediyoruz. Bu kez Cuma Namazı saati olduğu için, dükkanların büyük çoğunluğu kapalı. Bazı dükkanlar açık sanırım onlar da müslüman olmayan azınlıklara ait olanlar.
Nihayet 5. Muhammed'in mozolesine ulaşıyoruz. Güzel ve görkemli bir yapı burası. Mozolenin dışında ve içinde özel kıyafetli korumalar bulunuyor. Mozolenin içinde bulunduğu alana olan giriş kapısı önünde iki adet atlı askerle fotoğraf çekiliyoruz, hiç bir itiraz gelmiyor onlardan.
Mozolenin bahçesinden ilerleriyor ve mozolenin giriş kapısına geliyor ve içeri giriyoruz.
Mozolenin içinde ise 4 köşede de birer özel kıyafetli asker var. Onlarla da resim çekiliyoruz.
Bugün ilginç bir gün çünkü 10 Kasım. Mustafa Kemal Atatürk'ün ölüm yıldönümünde Türkiye'de olmadığımız için, Fas Kralı 5. Mohammed'in mozolesinde hem onun için, hem de Atatürk'ümüz için saygı duruşunda bulunuyoruz. Nurşen de duasını ediyor.
Biraz 5. Mohammed'den söz edelim bu arada; 5. Muhammed Fransız işgaline karşı halkını örgütleyen ve tıpkı bizimki gibi emperyalizme karşı kurtuluş savaşı kazanıp bugünkü Fas'ı kuran lider. Bizim Mustafa Kemal Atatürk'e olan sevgimiz gibi, Faslılar da 5. Mohammedi öyle seviyorlar.
Mozolenin bulunduğu yapı çok büyük değil. Ziyaretçilerin bulunabildiği mekan mozolenin üst katında ve dört duvar boyunca adete bir balkon gibi. 5. Mohammed'in mezarı ortada ve baş tarafının iki yanında da iki oğlunun mezarı bulunuyor.
Mozolenin tam karşısına inşa edilmiş olan 2. Hasan Camisi de işte bu iki oğlundan biri tarafından kendi adı verilerek yaptırılmış. Bu caminin de kapıları kapalı olduğu için içine giremiyoruz ve sadece dışarıdan fotoğraflıyoruz.
Caminin yanından Rabat yat limanı da oldukça güzel görünüyor.
Hava oldukça sıcak ve epeyce yorgun hissediyoruz kendimizi. Tekrar apartımıza dönüp bir süre dinlenip, Rabat'ı keşfetmeye devam edeceğiz.
Bir süre dinlendikten sonra tekrar yola koyuluyoruz. Şimdi yolumuz 5. Mohammed bulvarına. Bu bulvar üzerinde kralın sarayı bulunuyor ama sadece dışarıdan duvarlarını ve giriş kapısını seyredebiliyoruz çünkü içeriye girmek yasak.
Saraydan 6. Mohammed Müzesi'ne ilerlerken yine güzel bir cami var adı Sahat Jamaa Assounah. Buraya da girip gezmek istiyorum ama yine kapıda bir sorgudan geçmem gerekiyor. Sorgu sırasında asık olan yüzleri, Türk ve müslüman olduğumuzu öğrendiklerinde, yerini mutlu bir gülümsemeye bırakıyor. Bu caminin minaresi 5. Mohammed bulvarından bakıldığında, bulvarın orta şeridinin sonuna denk geliyor.
Sarayın hemen az ilerisindeki 6. Mohammed Müzesi bulunuyor ve doğruca buraya gidiyoruz. İçeride resim sergileri var ve bunlardan biri ünlü İspanyol ressam Goya'nın.
Müzede ayrıca Afrikada yaşayan insanların resim ve fotoğraf sergisi de bulunuyordu o sırada, onu da geziyoruz. Hakikatten çok güzel resimler ve harika çekilmiş fotoğraflar vardı.
Fas'a kadar gelmişken, bugünkü Kral 6. Mohammed ile resim çektirmemek olur mu? :)
Müzeyi gezip dışarıya çıktığımızda, bir öğrenci gurubuyla karşılaşıyoruz. Gezdiğim ülkelerin çocuk ve gençleriyle fotoğraf çektirmek benim seyahat geleneğim. Öğretmenlerinden izin alıp fotoğraf çekiliyoruz.
Müzeden sonra 5. Mohammed Bulvarı boyunca yürüyoruz. Bulvar oldukça güzel görünüyor ve yolumuz üzerinde eski Rabat Tren Garı, Parlamento Binası, kafe ve barlarıyla oldukça modern bir görünüm sergiliyor.
Bulvarın sonunda bir yerlerden canlı müzik sesi geliyor ve oraya yöneliyoruz. Burada büyük bir çadırın içinde kermes var ve önünde ellerinde tefleriyle, Fas müziği yapan ve dans eden erkekler gurubu var. Biz de bir süre bu gösteriyi izliyor ve kermes çadırını dolaşıyoruz.
Bu gösteriyi merak edenler alttaki linki tıklayarak izleyebilirler...
Çadırda bal çeşitlerinin, Argan yağlarının, ( Argan yağından da yine Fas Genel ve Faydalı Bilgiler yazımda genişçe bahsedeceğim), badem gibi kuru yemişlerin, çeşitli hurmaların satıldığı standlar bulunuyor. Buradan sadece badem alıyoruz, çünkü daha Fas seyahatimizin henüz başındayız.
Artık akşam oldu ve Mohammed'in önerisiyle Medina'nın tam karşısındaki otantik Dar Najii isimli restoranda, geleneksel yemekleri Tagine (Tajin) denemek istiyoruz. İki farklı tajin sipariş ediyoruz ki iki ayrı lezzeti test edebilelim. Nurşen'in önündeki tajin, dana eti, kuru erik ve lezzetli bir sostan oluşuyor. Benim önümdeki ise yine dana eti, zeytin ve patates kızartmasıyla aynı sostan oluşuyor.Hangisi daha güzeldi diye sorarsanız, tatlılı yemeklere alışkın olmadığımız için, benim yediğim tajin daha lezzetliydi diyebilirim.
(Tajin konusunda yine Fas Genel ve Faydalı Bilgiler yazımda daha geniş söz edecğim).
Bu lezzetli tajinlerimizi yedikten sonra, sıra yine buranın meşhur nane çayını içmeye geliyor sıra. Nane çaylarımız hazırlanırken çalışanlar adeta show yapıyorlar ve biz de onlara katılıyoruz.
Şimdi apartımız dönüp istirahat etme zamanı yarın yolumuz Meknes'e.
Meknes'te görüşmek üzere.....
Meknes yazımı okumak için tıklayınız...
İYİ YOLCULUKLAR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder