EYLÜL - 2024
Granada turumuzu tamamladıktan sonra, buradan hızlı tren yolculuğuyla yaklaşık 1,5 saatlik bir yolculukla Malaga'ya ulaştık. Yaptığım bir hata sebebiyle şehir merkezinden biraz uzakta daire kiralayınca, Malaga'da ulaşım nedeniyle, biraz zaman kaybı yaşadık. Dairemize ulaşmamız otobüs ile oldu ve daha sonra tren ulaşımını keşfedince, şehir merkezine gidiş - dönüşlerimiz tren ile yaptık.
Ulaşım deyince şunu söylemem gerekir ki; İspanya'nın her yerinde ulaşım oldukça güzel ve rahat. Şehir içi ulaşımda hem şehir içi ulaşım kartı, hem de nakit ödeme kabul ediyorlar. 65 yaş üstü olanlara da indirim var, biz de artık bu sınırı aştığımız için bu indirimlerden hep yararlandık.)))
Malaga'daki ilk günümüzde hem buraya geç ulaşmamız, hem de pazar günü olması ve bir çok yerin kapalı olması nedeniyle sadece dışarıda bir yemek yiyip, bir şeyler satın alıp evimize dönüp dinlenmeye çekildik.
Malaga Akdeniz kıyısındaki bir Endülüs şehri. 16 güneşli plajının ötesinde büyüleyici bir kültürel tarafa sahip bir şehir. Pablo Picasso'nun doğum yeri ve müzesinin bulunduğu şehir.
Kültür ve denizin birleşimini alıp canlı bir atmosfer, barlarda servis edilen sayısız tapas, Soho gibi son teknoloji mahalleler, plajları, modern hale gelen liman gibi alanlar ve yüzyıllardır tarihi olan anıtları da eklersek, sonuçta herkesin keşfetmek isteyeceği bir şehir burası.
Puerto de Malaga
Ertesi gün Malaga merkezine inip şehri keşfetmeye başladık. Merkez tren istasyonundan başlayarak, limana doğru yürüdük. Havanın da çok sıcak olduğu bu günde, gölgeler sığınıp ilerlemek zorunda kaldık. Bir de düşünün buraya Temmuz ve Ağustos aylarında gelenleri! Bu yüzden İspanya için en güzel mevsimler ilkbahar ve sonbahar ayları. Yukarıdaki fotoğrafta da Malaga Limanı var.
Buradaki ilk tarihi yapı Malaga Katedrali'ydi.
Katedral, yakınlardaki Alcazaba ve Gibralfaro Kalesi'ni çevreleyen kalıntıları duvarlarını tamamlanamamış bir bölümünde yer alıyor. 1528 ile 1782 yılları arasında bir caminin yerine inşa edilmiş. Malaga Katedrali’nin güney kulesi hala bitirilememiş.
Buradan Alcazaba ve Gibralfaro Kalesine doğru yürüdük.
Alcazaba ve Gibralfo Kalesi;
Alcazaba Müslüman yönetimindeki Endülüs döneminde inşa edilmiş, İspanya'nın Malaga kentindeki görkemli bir tahkimatmış. Mevcut kompleks 11. yüzyılda başlamış ve 14. yüzyıla kadar birçok kez değiştirilmiş veya yeniden inşa edilmiş. İspanya'daki en iyi korunmuş alcazabalardan biriymiş. Alcazaba ayrıca duvarlı bir koridorla daha yüksek olan Gibralfaro Kalesi'ne bağlanıyor.
Gibralfaro Kalesi, Malaga'nın merkezi yer alan bir kale kompleksi. Bu kale, 14. yüzyılda inşa edilmiş. Gibralfaro Kalesi, İspanya'nın en iyi bilinen ve en iyi durumda olan kalelerinden birisiymiş.
Kalede gezerken karşılaştığım siyahi kız ile de fotoğraf çekilmeyi ihmal etmedim. Bu benim seyahatlerimdeki rutinim.
Alcazaba girişinin bitişiğinde MS 1. yüzyıla tarihlenen bir Roma tiyatrosunun kalıntıları bulunuyor.
Picasso Müzesi;
Tam adıyla Pablo Ruiz Picasso'nun memleketi olan Malaga'da eserlerinin topluma gösterilebileceği bir yer istemiş ve Museo Picasso Málaga 2003 yılında açılmış.
Tamamen Picasso'nun çalışmalarına adanmış koleksiyon, 230'dan fazla resim, heykel, çizim, grafik eser ve seramikten oluşuyor. Sanatçının kariyerini belirleyen çığır açan yenilikleri ve devrim yarattığı geniş yelpazedeki stilleri, malzemeleri ve teknikleri somutlaştırıyor bu müze.
Buradan sonra tekrar kiralık evimize döndük. Yarın yolumuz Sevilla'ya
İYİ GEZMELER
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder