Ocak 2017
Geçen yıl düşündüğüm Tayland, Kamboçya, Laos ve Vietnam seyahatimi, bir ay gibi bir sürede yetiştiremeyeceğimiz düşünerek, Tayland ve Kamboçya ile sınırlı tutmuş, Laos ve Vietnam'ı bu yıla bırakmıştım. Bu yıl da bu iki ülke için bir aylık bir süreyi uygun gördüm.
Laos, tam adıyla ( The Lao People's Democratic Republic ) Hindiçin'inde yer alan bu dört ülkeden biri. 19 ve 20. yüzyıllar arasında, Fransız kolonisi olan bu ülke, 1975 yılındaki devrim ile bağımsız bir ülke oluyor. Bu yıldan itibaren de komünist bir yönetim tarafından yönetiliyor.
Laos'ta bulunduğum 13 gün boyunca ülkenin sadece turistik yerlerini ziyaret, yiyeceklerini tatmakla değil aynı zamanda sosyal hayatını, insan yapısını da incelemekle de geçirdim.
Yol güzergahım: Türkiye İzmir- İstanbul, İstanbul - Bangkok ( Tayland ), Bankok - Vientiane ( Laos ), Vientiane - Kong Lo, Kong Lo - Vientiane, Vientiane - Vang Vieng, Van Vieng - Luang Prabang, Luang Prabang - Hanoi (Vietnam ). Vietnam'ı ayrıca yazacağım.
Laos'un bulunduğum şehirlerinde ( Vientiane, Kong Lo, Vang Vieng ve Luang Prabang) ve yaptığım karayolu seyahatlerinde yolumun üzerinde hiç bir fabrika görmedim, sadece bir hidroelektrik santrali işaret eden bir tabela gördüm. Ama tesadüfen izlediğim TV programında, ülkenin ne kadar geliştiğini, yollar, fabrikalar, köprüler, sanayi tesisleri, elektrik santralları v.s. anlatıyordu. Kendi kendime acaba ben başka bir ülkedemiyim diye düşündüm bu programı izlerken.
Şehirler arası yollar bir tek gidiş ve geliş olmak üzere büyük bir bölümü bozuk. Özellikle seyahat ettiğim, Vang Vieng ile Luang Prabang yolunun %90'ı virajlardan oluşuyor. Her yer toz toprak içinde, klimasız bir araçla yol alıyorsanız vay halinize. Biz bu yolda oldukça iyi toz yuttuk "VIP" minibüsümüz içinde. Diğer yolların da bunlardan daha iyi olabileceğini düşünmüyorum çünkü bu yol kuzey - güney ana yolu.
Vang Vieng - Luang Prabang yolculuğumuz sırasında, yol üzerindeki köylerde yaşayan insanların durumu bu ülke hakkında güzel bir örnek oluşturuyor. İnsanlar ( kadın, erkek ve çocuk) sokaktaki çeşmede üzerilerine aldıkları bir örtü altında yıkanıyorlardı. Sadece bir göz oda, ona da oda denilebilirse, içinde yaşıyorlar yemeklerini dışarıda pişirip, bulaşıklarını ve çamaşırlarını da yine sokak çeşmesinde yıkıyorlardı. Sokaktaki çocukların bir kısmının ( kız - erkek ) üzerlerinde giyecekleri dahi yoktu çırılçıplak sokakta bu şekilde oynuyorlardı arkadaşlarıyla. O küçücük yaşlarında ormandan toplanan ürünleri aileleriyle birlikte işliyorlar ve taşıyorlardı.
Şehirde de durum pek farklı değil, nüfusun büyük çoğunluğu sefalet içinde yaşıyor. Ama şunu samimiyetle söylemem gerekir ki, hiç dilenen insana rastlamadım ve bunun sebebini de anlayamadım.
Bunun yanında özellikle Vientiane'da yeni yapılan çok sayıda saray yavruları ve en son model lüks otomobiller, buradaki adaletsiz yaşamın göstergeleriydi. Oysa bu benim bildiğim komünizm'le hiç üst üste gelmeyen bir durum. Demek ki mesele sadece sistem değil, insanların ego sorunu. Anlaşılan o ki, burada yönetici sınıf elit bir tabaka oluşturmuş kendilerine ve halkta her yerde olduğu gibi sürünüyor.
Laos insanları oldukça sakin, sempatik ve güler yüzlü. Bir şey satmak için paçanıza yapışmıyorlar. Taksiciler veya tuk tukçular da aynı şekilde. Mesela uzaktan sesleniyorlar ve siz hayır diyorsanız bir daha ses çıkartmıyorlar.
Çocuklarsa her yerde çocuk...
Şimdi gideceklere faydalı bilgiler bölümüne geçelim.
ULAŞIM:
Bu seyahatimize THY ile gitmeye karar verdim ve en uygun fiyatı ile internet üzerinden bir acenteden bilet aldım üç ay önce. Daha ucuz alternatifler olmasına rağmen, yolculuk sırasında daha az çile çekmek için, THY'yi tercih ettim.
Uçak biletlerimizi internet üzerinden Ticket.com sitesinden almıştım. 10.01.2017 tarihli biletimizle, o tarihlerdeki İstanbul'daki olağanüstü hava koşulları nedeniyle seyahatimize başlayamadık ve üç gün gecikmeli olarak 13.01.2017 de gerçekleştirebildik. Acente ile yaptığımız görüşmelerimizde, THY'nin ücret farkı istememesine karşın, fiyat farkı istediler. Epeyce bir yazışma sonunda, daha doğrusu kavga ile ek ücret ödemeden gidiş biletimizi değiştirdiler. Ancak dönüş tarihini de, değiştirmek istediğimde, ki buna da THY ek bir ücret istemiyordu, bunu yapmadılar. Direkt THY sitesinden bilet alsaydım herhangi bir sorun ile karşılaşmadan biletlerimiz değiştirilecekti.
Acenteden bilet alırken böyle durumlarla karşılaşacağınızı da aklınızın bir tarafına yazın bence.
İlk uçuşumuz İstanbul - Bangkok oldu. Bangkok'ta geçen üç günümüz sonunda, Lao havayolları ile Bangkok - Vientiane yolculuğumuzu gerçekleştirdik. Laos'a ulaşımın çeşitli alternatifleri var, ama en kolayı bizim yaptığımız gibi olduğunu düşünüyorum.
Laos'ta şehirlerarası ulaşımda otobüsler ve minibüsler kullanılıyor ama yukarıda bahsettiğim gibi VIP otobüsler'ler VIP değil sadece aldatmaca. Nedense hem ulaşım hem de turizm sektöründe yalancılık son haddinde buralarda.
Ulaşım için şehir içinde taksi veya tuk tuk kullanılabilir ama sıkı pazarlık etmeyi unutmayın, hemen kazıklayabilirler. Ayrıca motorsiklet ve bisiklet de ekonomik olmaları nedeniyle tercih edilebilir. Ama trafik oldukça kötü, karşıdan karşıya geçerken bile çok dikkatli olmak gerekiyor. Biz de Vang Vieng'de motorsiklet kiralayıp gezdik.
Buraya gelmeden okuduğum yazılarda en kolay Laos vizesinin Bangkok'taki Laos Konsolosluğundan alınıyor olduğu yazılıydı. Biz de pasaportlarımız ve birer resim ile konsolosluğa gittik. Orada bizden uçak bileti, otel rezervasyonu istediler. Otelimiz dönüp bunları halledip tekrar konsolosluğa döndük. Pasaport, bir vesikalık resim, bu belgelerle birlikte doldurduğumuz belgeyi ve kişi başı 1600 Bath vererek bir süre sonra 2 aylık vizemizi aldık. Ama bunun için bir günümüzü harcamak zorunda kaldık.
Oysa sınır kapılarından da vize alınıyormuş. Viantiane'a vardığımızda uçağın çoğunluğu vize almak için kuyruğa girdiler, biz ise vizemiz olduğu için, kısa zamanda dışarıya çıktık. Hatta sıra bize geldiğinde görevi bizi diplomatik pasaport çıkışına götürdü,bunun nedeni yeşil pasaportlarımız mı yoksa aldığımız vizeden dolayımı idi bilemedim.
Vize için konsolosluklarda vakit kaybetmeyin, vardığınız havaalanında veya sınır kapılarında vize alabilirsiniz. Ancak uygulamayla ilgili değişiklikler olabileceğini düşünerek, gitmeden önce son durumu öğrenmekte fayda var.
Laos'a gitmeden önce seyahat planımı oluştururken, Vientiane, Kong Lo, Vang Vieng, Luang Prabang ve Ponsavan olarak belirlemiştim. Gerek Kong Lo ve gerekse Vang Vieng - Luang Prabang yolunu yaşadıktan sonra, Ponsavan'a sadece bir miktar Plain of Jars görmek için uzun sürecek kötü ve virajlı yoluna katlanamayacağım için vazgeçtim.
Aslında buradan edindiğim broşürlerde çok gezilecek yerler olduğunu yazıyor ama ballandıra ballandıra anlatılan o şelalelerin, mağaraların Türkiye'dekilerin yanında sıradan olduğunu görmüş olmam nedeniyle, yazılanlara çok da inanamadım doğrusu.
Vang Vieng yazımda daha geniş anlattım bu durumu. O nedenle tavsiyem; Laos seyahatinizi Vientaine ve Luang Prabang ile sınırlı tutmanız, o da iki şehir arası ulaşımı uçakla yapmak kaydıyla.
SAĞLIK:
Laos şehirleri genel olarak pis sayılmaz, bir Kamboçya gibi değil. Ama hijyen konusunda dikkatli davranmak gerekiyor. Özellikle sokaktan alacağınız yiyecekler konusunda dikkatli olmak lazım. Çiğ yenecek sebze ve meyvelerin iyice temizlenmesine dikkat etmek gerekiyor.
Sivrisinek konusuna gelince, ne yalan söyleyeyim bizim ülkemizdeki kadar çok sivrisinek yok burada. Belki de bizim bulunduğumuz kurak ve serin mevsim dolayısıyla böyledir durum.
Yaptığınız gezi araştırmalarında, yazarların hangi mevsimde seyahat ettiklerini bilmenizde yarar var. Çünkü her mevsime göre durumda değişiklikler olabilir.
Her şeye rağmen, yanınıza gerekli olabilecek ilaçları almayı ihmal etmeyin.
YİYECEK:
Öncelikle şunu söyleyeyim, benim için kahvaltı olmazsa olmaz bir öğündür. Bu bölgede, genel manada çok yıldızlı otellerin dışında, bizim kahvaltı anlayışımıza uygun kahvaltı bulamazsınız. Daha çok diğer öğünlerde olduğu gibi kahvaltıda da normal yemek yiyorlar. O nedene, aşağı yukarı seyahat süresince yetecek peynir, zeytin ve çayı yanımda götürüyorum. Bunlar bazı yerlerde yiyemediğim yemekler nedeniyle de kurtarıcı görevi görüyor benim için. Her yerde ekmek bulmak ta zor ve bir "Bakery" tabelası görünce adete sevinçten uçuyorum. Burada bizim ekmeğimiz yerine yağsız, tuzsuz lapa pirinç kullanılıyor. Resimde otelde kahvaltı yaparken, bu sefer çaydanlığımızı bile ihmal etmemişiz. :)
Burada kırmızı et de bulmak kolay değil ve bulunanlar da pahalı. Daha ziyade domuz eti ve tavuk revaçta. Buraya özgü yemeklerde ise çok acı biber ve baharat kullanılıyor o yüzden yemek siparişinde dikkatli olmak gerekiyor.
Daha çok "vegan" besleniyorlar ve o nedenle sebze bulmak kolay ama pişirilmesi de onlara uygun, yani acı ve baharat olarak, yapıldığından yine yemekte zorlanabilirsiniz.
Dana etli veya tavuklu kızarmış pirinç yemeği oldukça lezzetli, yalnız içine bizim maydanoza benzeyen ancak sabun tadındaki yeşilliği attıklarında yemekte sıkıntı yaşayabilirsiniz.
Burada denemeniz gereken bir yiyecek de Laap. Bu da dana, domuz veya tavuk etinden yapılıyor ve yanında yapışkan pirinç ile servis ediliyor. Yalnız neden etlerin soğuk servis edildiğini anlamakta zorlandım. Bunda da o sabun tadındaki yeşilliğe dikkat.
Bu bölgede bazı yerlerde de gördüm ve denedim, masa üstündeki bir mangal üzerine konulmuş olan bir kapta kaynatılan, içine soya sosu katılmış su içinde pişirilen çeşitli sebzeler ve şehriye ile üzerinde kızartılan ( tercihe göre dana, domuz, tavuk veya deniz ürünleri eti ) konulan yemek de oldukça lezzetli ama adını bilmiyorum. Luang Prabang'da bunu denedik. Nurşen bu uygulamanın İzmir - Kordon'da iyi olabileceğini söyledi, kim bilir belki ileride böyle bir işe girişebiliriz. :)
Ayrıca makarna veya şehriyeli, sebzeli ve yine tercihe göre dana, domuz, tavuk veya deniz ürünleri eti olan çorbalar da oldukça lezzetli.
Burası deniz ülkesi olmadığı için, daha ziyade Mekong balıkları ve kereviti bulunuyor. Tuzlanmış ızgara balık ta lezzetliydi Vientiane'da, ama bizim deniz balıklarının lezzetinin çok uzağında.
Burada Avrupa tarzı yemekler de var ve bu restoranlarda da yemek yedik. Bazen de, hemen bir Margarita Pizza ile hallediyorduk açlığımızı. Türk mutfağının tadı ile buraları kıyaslanmaz bile.
Tabii ki tropikal meyveler ayrı bir lezzet. İçi kırmızı olan, beyaz olanı da var, ama kırmızı olan Dragon Fruit daha lezzetli. Durian, muz, özellikle karpuz ve ismini bilemediğim bir çok tropikal meyveyi denemek gerekiyor.
İÇECEK:
Burada yerel içkiler oldukça ucuz. Büyük boy Loa Beer sadece 4 TL, 70'lik Lao Visky, 12 TL, 70'lik Lao Vodka,14 TL.
Lao birası fiyatının ucuzluğuna rağmen oldukça lezzetli ve taze. Elbette başka biralar da var ama, buraya gelmişken özellikle buranın yerel birasını tercih ettik doğal olarak.
Bir de tropikal meyveli Shake'leri ünlü buranın. Bunlardan da, limonlu, dragon fruit'lü, portakallı ve sütlü- muzlu olanı denedik ve çok beğendik.
İçinde kobra yılanı ve akrep olan viskisi de ünlü burasının. Ben bir örnek olarak sadece akrepli olanını aldım ama henüz bu satırları yazarken denememiştim. Ama satın alırken bir Avrupalı genç, deneyip denemediğimi sordu, denemediğimi söyledim. Aynı soruyu ben ona sorunca, çok sert diye cevap verdi. Luang Prabang'tan bu viskini imal edildiği köye turlar da bulunuyor ama biz gitmedik.
Laos'ta geceleri hayat, Tayland'daki gibi renkli değil. Barlar ve restoranlar var ama çok geç olmadan el ayak çekiliyor ortalıktan. Hatta gitmeden önce, Van Vieng gece hayatına ilişkin yazılar okumuştum ama orada bile barlar saat: 23.00 te kapanıyor.
İngilizce bilen çok olmamasına karşın, işleriyle sınırlı olmak üzere İngilizce biliyorlar. Dolayısıyla dil konusunda zorluk yaşamazsınız.
Para birimi kip, bizim bulunduğumuz dönemde 1 USD = 7400 kip civarındaydı. Burada pazarlıksız bir şey yok, ama bu fakir insanların da yaşamını sürdürmeleri için para kazanmak zorunda olduğunu da unutmadan pazarlık edin.
İletişim oldukça iyi, gerek telefon gerekse internet her yerde var. Kısa süreli telefon kartları satılıyor burada ama ben ihtiyaç duymadım. Oteller, kafeler, restoranların hepsinde bedava ve hızlı wi-fi var.
Ekim ile Nisan arası burası için kuru sezon. Kasım ile Şubat ayları arası serin sezon ( onlar için serin, bizim için ılık ). Mayıs ile Eylül arası yağışlı sezon olarak tanımlanıyor. Yağışlı dönemde hem yağışın etkisi, hem de sıcağın yarattığı rutubet nedeniyle, seyahate uygun değil. En iyi dönem de Kasım ve Şubat ayları oluyor ki bizim seyahatimiz 13- 26 Ocak tarihlerine denk gelmesine rağmen bazen nemden rahatsız olduk.
Özellikle şu konuda uyarayım. Siz, siz olun hem fiyatların uçmasından, hem de görgüsüz bir insan güruhu olan Çinlilerle birlikte olmaktan uzak kalmak için, Çin yeni yılı ( 21 Ocak - 20 Şubat ) döneminde bu bölgeye gelmeyin.
İYİ SEYAHATLER
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder