LAOS - VANG VİENG

Ocak 2017


Vientiane'dan sonra sırada Vang Vieng var. Vientiane'dan bindiğimiz bir Mini Van ile yaklaşık 4 saat sonra Vang Vieng'e ulaşıyoruz. Buraya gelirken hiçbir rezervasyon yapmamış ancak otelleri incelemiştim. Varışta bindiğimiz tuk tuk'çu istediğim oteli bulamayınca, bu küçük şehirde bir aşağı, bir yukarı 2 saat dolaşıyoruz. Sonunda bir yerde durduruyorum ve iniyoruz. Orada bir nehir manzaralı, Guest House'dan iki geceliğine bir oda kiralıyorum. Guest House'lar otellere göre daha düşük ücretlerde oluyorlar ama imkanları da daha sınırlı oluyor tabii ki.



Yol yorgunluğumuzu üzerimizden attıktan sonra, akşam yemeği için bir yer arıyoruz. Nehirde sallar üzerinde yerde oturarak yemek yenecek şekilde yapılmış ve daha çok yerli halkın yemek yediği bir kaç mangalcıdan birinde oturup, dana şiş deniyoruz yanında da Dragon Fruit Shake ile. Burada dana eti bulmak pek kolay değil, çünkü budistler vegan. Daha çok sebze, tavuk yiyorlar. Sanırım turistler için de domuz besliyorlar, dolayısıyla domuz eti pek revaçta. Biraz hijyen konusunda sıkıntı da var burada, yere oturduğumuzda önümüzdeki kısa ayaklı masalardaki pisliği görünce bütün iştahımız kaçıyor. Aldığımız şişleri masaya dahi koymadan elimizde yiyoruz.


Van Vieng geceleriyle ünlü diye okumuştum buraya gelmeden önce. Avrupalı gençler buraya eğlenmek ve kafayı dumanlamak için gelirlermiş. Ama biz iki akşamda böyle bir ortamla karşılaşmadık doğrusu. Sadece bir barda müzik eşliğinde dans eden gençler gördük, bunun dışında saat 23.00 te barlar kapanıyor. Hatta bir çoğunun daha erken saatlerde kapandığını gördük. Belki burayı yazan bloggerların yazdıkları tarihten bu yana değişiklikler olmuş olabilir diye düşünüyorum. Gittiğimiz barda kapanma saatinin geldiğini söyleyip saat 23.00 te bizden bardan çıkmamızı istiyorlar.


Otele dönüp yatıyoruz. Sabah Türkiye'den getirdiğimiz peynir, zeytin ve çayımızın yanında, domates, bal, fıstık ezmesi ve fırından aldığım taze ekmekle balkonda nehir ve dağ manzarası karışında güzel bir kahvaltı yapıyoruz. Yurt dışı seyahatlerde olmazsa olmazım, peynir, zeytin ve çay, kalanını buralardan bulabiliyorum. Bu coğrafyada peynir tüketilen bir besin değil Tayland'da bulunsa da diğer ülkelerde pek bulunmuyor.


Kahvaltının ardından bir motorsiklet kiralayıp mağaralar ve şelaleyi kapsayan bir turumuz olacak. Uzun yıllardır motorsiklet kullanmadım bakalım hayırlısı. :)


Motorsiklet ile yola koyuluyoruz. İlk hedefimiz 14 km. mesafedeki mağaralar bölgesi. Ancak yol üzerinde yeterince yol işareti olmayınca, yanlışlıkla Vien Samai'ye giriyoruz. Burası kanocuların başlangıç noktası. Girdiğimiz de iyi olmuş güzel bir mekan görmüş oluyoruz böylelikle.


Bölgeye varınca motorsikletimizi park edip, bir asma körüden geçip mağaralar bölgesine varıyoruz.



Karşımız çıkan ilk mağara Tham Xang ( Elephant Cave). İçinde bir Buddha heykeli ve bir dikit üzerinde fil görüntüsü bulunuyor ve bu nedenle Fil Mağarası olarak isimlendirilmiş. (Yandaki resimde ) Burada her girilen yerde para istiyorlar. Toplanan paralar o bölgede yaşayanların daha iyi yaşamalarına katkı olarak toplanıyormuş, öyle yazıyordu tabelalarda.


Yolumuza devam edip Tham Nam'a (Water Cave) varıyoruz. Burada da içinden dere geçen bir mağara var. İnsanlar Şambrel'e binmişler ve birbirine bağlı olarak bu alçak tavanlı mağarada, rehber eşliğinde mağaranın içinde tur atıyorlar. Kong Lo mağarasından sonra burası pek cazip gelmiyor bize.

 
Bölgede yaşayan çocuklarla...



Yolumuza buradan sonra da devam edip sıradaki mağara Tham Hoy'a ( Shell Cave ) varıyoruz. Yine girişte bilet kesen bir Laos'lunun verdiği kafa lambalarıyla, mağaraların içinde dolaşıyoruz. Nurşen mağarada bulunmaktan biraz sıkıntı hissediyor, yakınındaki mağara Tham Loup'a ( Hole Cave ) girmek istemiyor ve orayı da yalnız dolaşıyorum.


Burasını tamamladıktan sonra, şimdi yolumuz "ünlü" şelalelerine. Tekrar Vang Vieng'e dönüp şehir içinden şelaleler yoluna saparak yaklaşık 10 km. gittikten sonra şelalelerin park yerinde aracımızı bırakıyoruz. Yol tam bir felaket, taş, toz, toprak, inişli. yokuşlu. Sadece yollar mı? Şehir desen ona keza her taraf toz toprak..


Şelalelere doğru yürüyoruz. Ben ilk gördüğüm yerde dereye giriyor, ayaklarımı suya sokup serinlemeye çalışıyorum. Burada derenin etrafında yürüme yolları yapmışlar. Biz orada dinlenirken, iki turist bize, "Yukarıya çıkmayın, boşuna yorulmayın, yukarıda hiç bir şey yok, en güzel sizin bulunduğunuz yer" diyorlar. Biz de daha fazla gitmeyip burada bir süre oyalandıktan sonra geri dönüyoruz. Resme bakarmısınız, buna bizim memlekette şelale diyeni dövmezler mi? :). Adamlar turizmlerini pazarlamak için her şeyi yapmışlar.

Dönüyoruz derken, yolda iniş istikametinde üzeri topraklı taş bir zemin var. Tam bu noktada hafif fren yapmak ve yavaşlamak isterken kendimizi yerde buluyoruz. Benim dizimde ve bacağımda biraz hasar var, Nurşen ise göbeğimin üstüne düştüğü için, :) onda sadece dizinde biraz hasar görünüyor. Bu durum gezimize etki edecek bir durum değil, merak etmeyin. :)


Bizim motordan bizden önce düşenler de olmuş, çünkü her tarafı düşmeden kaynaklı boya çizikleri bulunuyordu. Bu arada söyleyeyim yolda kız arkadaşını düşürmüş bir erkek sürücü de gördük ve şehirde dolaşırken, çok sayıda kızın dizlerinin bandajlı olduğunu gördüğümüzü de söylemeden geçmeyeyim. :)

Vang Vieng'e vardığımızda, motoru teslim ettikten sonra otelimiz dönüyoruz. Böyle yollara alışkın olmadığımız için, motorsiklet gezisi bizi bir hayli yormuş, onu hissediyoruz, tabii ki düşerken aldığımız darbelerinde buna etkisi olduğu muhakkak. :)


Burada " Tubing" dedikleri, şambrel ile nehirde akış yönünde yol alınıyor. Veya "Kayaking" dedikleri, kano ile, yine nehrin akışı istikametinde Vang Vieng'e doğru yapılan etkinlikler var, ama biz bunları denemedik. Ayrıca, dağ yürüyüşü, kaya tırmanışı etkinlikleri de var, bilgilerinize...

   

Bugün artık yolumuz Luang Prabang'a. Yolculuğa bir şok ile başlıyoruz, dün aldığımız VIP Bus bileti ile iyi bir yolculuk umarken, eski bir midibus'a biniyoruz diğer 6 yabancı ile birlikte. Hep beraber "VIP Bus" diye gülüşüp ve soruyoruz görevlilere, onlar da" Az yolcu var, bu yüzden "diye cevaplıyorlar. Yola çıkıyoruz, bizim VİP Midibus yoldan yolcu topluyor, yolcuların ellerinde bir tavukları falan eksik. :)

Yola gelince, başlangıçta ve biraz da sonda düzlük, gerisi tamamen viraj. Düşünün bu yol yaklaşık 7 saat sürüyor. Yol genelde asfalt ama parçalı olmak üzere toprak yollardan da geçiyoruz bu arada. Arabanın kliması yok serinlemek için bazı camlar açılıyor ve içeriye dolan toz direkt  burun ve boğazımızdan içeri yol alıyor. Özellikle buraya seyahat etmek isteyenler, hani o en uygun mevsimin yağışsız sezon olduğu söyleniyor ya, bu dönemde de bol bol toz yutacağınızı da unutmamanız gerektiğini hatırlatayım.


Yollar zaten sadece bir gidiş, bir geliş ve yolda da bir kaza olmuş mu, bir hayli de bu yüzden beklemek zorunda kalıyoruz. Bu bizim için oldukça meşakkatli bir yolculuk oluyor.

Bana sorarsanız Van Vieng çok da görülmesi önemli olmayan bir yer. Özellikle bu yol bu şehir için asla çekilmez. Daha önceden bilseydim asla planıma dahil etmezdim. Laos'ta sadece Vientiane ve Luang Prabang'a gidilir diye düşünüyorum.


Luang Prabang yazımı okumak için tıklayınız...


İYİ SEYAHATLER


   

Hiç yorum yok: