ENDONEZYA - MEDAN

OCAK - 2020

Seyahat planıma göre, önce Penang'dan, Endonezya'nın Medan şehrine gelecek, buradan tekrar Malezya'nın Kuala Lumpur şehrine ve oradan da Melaka'ya gidecektik. 

Buraya geliş nedenim, hemen Malezya'nın karşısında bulunan Sumarta adası başkenti Medan'ı da görmekti. Belki Endonezya'ya tekrar gelecektik ama bu çok büyük coğrafyaya sahip ülkede, bir daha buraya yolumuz düşmeyecekti. İşte bu düşünce ile bir ülke ve bir kent eklemiş oldum seyahat programıma.

Penang'dan yaklaşık 45 dakikalık uçuşla, Medan havaalanına indik. Medan havaalanında  polis kontrolundan geçerken, bizi biraz uğraştırdılar. Çünkü bu pek turistik olmayan kente niye geldiğimiz onlarda merak uyandırmıştı. Ama arkamızdan memnuniyet işareti de yaptılar.

Medan'da havaalanından bir taksiyle kalacağımız otele gittik. Havaalanı kent merkezine oldukça uzaktı ve bir saat süren bir yolculukla şehre ve otele vardık. Üstelik yolun bir bölümü de otoyoldu. Daha otele varmadan yol üzerinde gördüğümüz manzaralar hiç iç açıcı değildi.


Otel, çok kötü yapıların arasında bulunuyordu ama fena görünmüyordu. Ancak verdikleri oda kötüydü ve ısrarımla daha iyi bir oda verdiler. Ama boyası kötüleşmiş duvarları, pis bir banyosu, eski mefruşatı olan bir oteldi. Fotoğrafta geleneksel giysileri içinde otel görevlisiyle.

Canım bira içmek istedi ama otel daha ziyade Müslüman müşterilerin bulunduğu bir oteldi ve bu nedenle içki bulunmuyordu. Resepsiyondakiler bira getirebileceklerini söylediler. İki tane birayı, ki sıcaktı, yüksek bir fiyata aldım. Soğutmak için içine buz atmaktan da başka çare yoktu. :) Medan'da alkollü içki bulmak hiç de kolay değildi ve fiyatı çok yüksekti. Sadece otellerin bir kısmında ve büyük AVM'lerde bulunuyordu.

Ertesi gün otel müdürü çok ilgilendi ve yardımcı oldu ama burada iki gece kaldıktan sonra, şehir merkezinde daha iyi bir otele transfer olduk. O otel daha temizdi ve istenen yiyecek ve içecekler de bulunuyordu.

Medan, Endonezya'nın Kuzey Sumatra bölgesinin başkenti. 2.392.922 kişilik nüfusuyla Endonezya'nın en büyük üçüncü şehri. Şehir Sumatra adasının kuzey kıyısında bulunuyor ve kuzeyinde Malakka Boğazı yer alıyor. 1590'lı yıllarda Guru Patimpus tarafından Kampung Medan adlı küçük bir köy olarak kurulmuş.



Buradaki ilk günümüzde gittiğimiz mekan, Maimoon (Ma'mun) Sarayı oldu. Maimoon Sarayı, Deli Sultanlığı'nın ve Endonezya'nın Kuzey Sumatra'nın başkenti Medan'da tanınmış bir simge yapı. Bugün müze olarak hizmet veriyor.

Saray, Sultan Ma'mun Al Rashid Perkasa Alamyah tarafından 1887-1891 yıllarında inşa edilmiş. Toplam 30 oda ile 2.772 m²'lik bir alana kurulmuş. Saray, sadece tarihi miras statüsü nedeniyle değil, aynı zamanda Malay kültürel mirasının unsurlarını, İslam ve Hint mimarisini İspanyol ve İtalyan mobilyalarıyla birleştiren komplike bir yapı. Saray, benzersiz iç tasarımı nedeniyle popüler bir turizm merkezi haline gelmiş.


Bir müzenin bu kadar bakımsız ve o tarihi eşyaların o kadar korumasız olduğu başka bir müzeyi bugüne kadar görmemiştim. Tarihi Sultan ve eşinin tahtına rahatça oturarak fotoğraf bile çekildik. 





Orada bulunan bir erkek ve bir kız öğrenci bize saray gezimizde rehberlik ettiler. Çok az turist alan bu kentte iki yabancı görünce, İngilizce pratik yapmak için adeta birbiriyle yarıştılar.



Dışarıda Sarayı gezmeye gelmiş çocuklar ve öğretmenleri de vardı. Onlar da bize çok ilgi gösterdiler. Onlarla da fotoğraf çekildik.

Burada öğrendiğimiz bir konu renklerdi. Müslümanların renkleri sarı ve yeşil. Sarı krallığın gücünü, yeşil ise Müslümanlığı anlatıyormuş. Çinlilerin rengi sarı-kırmızı. Onlarda da sarı tanrıyı, kırmızı da budizmi anlatıyormuş. Kuala Lumpur'da da Hinduların çocuklarının başını sarıya boyadıklarını görmüştük, onun da sebebi, tanrının renginin sarı kabul edilmesiymiş.


Buradan, Büyük Medan Camisi veya Mescit Raya Al Mashun diye adlandırılan camiye gittik. Cami inşaatına 1906 yılında başlanmış ve 1909'da tamamlanmış. Kuruluşunun başlangıcında, cami, Maimun saray kompleksinin bir parçası olarak düşünülmüş. Mimari tarzı Orta Doğu, Hint ve İspanyol unsurlarını bir araya getiriyormuş.


Camiye vardığımızda namaz vaktiydi. Kapıdaki görevli bir deftere kaydımızı yaptı ve cami için ne kadar bağış vereceğimiz sert bir yüz ifadesiyle sordu. Ben bir miktar para verdim, sanırım verdiğim bağışı pek beğenmedi. Adamın gönlünden geçen eminim çok yüksek bir rakamdı, bu yüz ifadesinden de anlaşılıyordu. Cami bahçesine girdik ama namaz vakti olduğu için içeriye giremedik. Sadece dışarıdan fotoğraflamakla yetindik.


Medan gelişmemiş bir kent. Trafik çok kötü, yollar pis ve kaldırım neredeyse hiç yok. Şehrin sadece çok az bir yerinde yaya geçidi gördük. İnsanlar kendilerini araçların arasına atarak karşı kaldırıma geçiyorlardı, tabii ki biz de öyle yaptık. Ama ilginçtir ki, o karmaşık trafik içinde kimse kimseye bağırıp çağırmıyordu ve herkes sakinliğini koruyordu. Çünkü hepsi de o kargaşanın bir parçasıydı.


Burada da taksiden başka üç tekerlerkli motorsikletler ulaşım aracı olarak kullanılıyor. Biz de zaman zaman bu ulaşım aracını kullandık.


Camiden sonra bu kez yolumuz daha sonra kalacağımız otel yakınındaki, Tjong A Fie Konağı'na oldu. Burası Medan'ın en önemli turistik mekanlarından biriydi. 

Bu konağın sahibi, Tjong A Fie, 1860 yılında Çin'in Meixian bölgesinde doğmuş. Çin'de mütevazi ve fakir bir kökene sahipmiş hatta okulunu dahi bitirememiş. Erkek kardeşi Tjong Yong Hian ile birlikte Medan'a gelmiş ve burada iki kardeş işlerinde çok başarılı olmuşlar. Tjong A Fie, gayrimenkul, madencilik, bankalar, demiryolları, hindistan cevizi, tütün, çay, kauçuk, palmiye yağı ve şeker tarlalarını işlerini kapsayan işletmeler kurmuş.


Tjong A Fie cömert bir insanmış. Servetinin bir yüzdesini, ırk veya dinlere karşı ön yargı olmaksızın, Medan halkına dağıtıyormuş. Sumatera, Malezya ve Çin'de okullar, hastaneler, tapınaklar, kiliseler, camiler ve diğer kamu tesisleri inşa etmiş. Medan halkı tarafından cömert doğası nedeniyle çok büyük saygı görmüş.


İşte burası onun yaşadığı büyük ve görkemli konakmış. Konak şimdi müze olarak hizmet veriyor.


Buradan bu üç tekerlekli araç ile Sri Mariamman Tapınağı'na gittik. Burası Medan'ın en eski Hindu Tapınağı'ymış. Bu tapınak 1884'te Tanrıça Mariamman'a ibadet için inşa edilmiş. Tapınak, Kampung Madras veya Medan'ın Küçük Hindistan'ı olarak bilinen bölgede yer alıyordu. 


Şimdi sırada Rahmat Uluslararası Doğal Yaşam Müzesi ve Galerisi vardı. Burası Endonezya'daki doğal bir tarih müzesi. Müze, habitatlara göre en küçüğünden en büyüğüne kadar çeşitli vahşi yaşam koleksiyonları sergiliyor. Yine Medan'ın önemli turistik mekanlarından biriydi burası.


Bu müzeye gittik ama giriş fiyatının yüksek oluşu nedeniyle içeriye girmeden ve sadece önünde hatıra fotoğrafı çekilip gittik. Bu yüksek fiyatı kim verir de o müzeye girer di ki?


Buradan Taman Ahmad Park'a gittik. Şehrin merkezindeki  bu güzel parkta bir çok Medan'lı spor yapıyordu. Parkta, 11 metre yüksekliğindeki kahraman General Ahmad Yani'nin heykeli bulunuyor ve park da adını buradan alıyormuş. 


Burada insanlar bize karşı oldukça iyi bir yaklaşım içindeydiler. Hep gülümseyerek selam veriyorlardı. Belki de çok yabancı görmemeleri nedeniyle, yabancı olmamız ilgilerini çekiyordu. Özellikle gençlerden İngilizce bilenler konuşmak istiyorlardı. Fotoğrafta kızlı - erkekli öğrenci gurubu da bunlardan biriydi.


Fotoğrafta da görüleceği gibi kadınlar da burada motorsiklet kullanıyorlar. Zaten bu bölge insanı genelde ulaşım aracı olarak motorsiklet kullanıyor.


Bugün son ziyaret noktamız, Gunung Timur Tapınağı'ydı. Buraya gidebilmek için çok uğraştık. Etrafında döndük durduk aradaki nehri bir türlü geçemedik. Sonunda birisi bize yardımcı oldu da tapınağa gidebildik. Tam tapınağa vardığımızda başlayan şiddetli yağmurdan, içeriye girerek korunmuş olduk.


Tapınak, Endonezya'nın ve Sumatra adasında bulunan en büyük Çin Taoizm tapınağıymış. Bu tapınak 1962 yılında inşa edilmiş. Bu tapınak Jalan Hang Tuah'ta, Sri Mariamman Tapınağı'na yaklaşık 500 metre uzaklıkta ve Babura nehrinin yanında yer alıyordu. 


Medan'da gezdiğimiz yerlerden birisi de, sahaflar çarşısıydı. Fazla müşteri görmedik ama, çok sayıda dükkanın içi kitap, mecmua v.s. doluydu. Bize de satmak istediler ama Endonezya'ca bilmediğimiz için almadık tabii ki.


Medan caddelerinde dolaşırken iki defa protesto gösterisi ile karşılaştık. Bunlardan birisi valilik önündeydi. Protesto sırasında, protestoculara her hangi bir müdahalede bulunulmadı. Protestocular zaman zaman sloganlar atıyorlardı ama hem göstericiler, hem de polisler çok sakindiler. Bir de ülkemizdeki durumu düşündüm orada.


Medan'daki en önemli müzelerden birisi de, Kuzey Sumatra Müzesi veya yerel isim olarak Gedung Arca Müzesi.  Bu müze, Kuzey Sumatra'daki en büyük müzeymiş. Endonezya'nın çeşitli kültürel mirasının yanı sıra, Kuzey Sumatra'daki çeşitli etnik grupların sanat ve zanaatlar  sunumlarını içeriyordu.


Bu müze binası 1954 yılında inşa edilmiş. Müze 10.468 m2'lik bir alan üzerine kurulmuş ve kalıcı sergi alanı, geçici sergiler için bir yer, görsel-işitsel oda/ders, yönetim ve genel düzenlemelerin diğer destekleyici kısımları olarak işlev gören iki katlı bir ana binadan oluşuyor. 


Müze, Sumatra'ya özgü hayvan kopyaları, erken insanların fosil kopyaları, tarih öncesi yaşamın sunumları ve çeşitli tarih öncesi araçlardan oluşan 6.799 koleksiyona sahipmiş. Hindu-Buda kalıntıları, mezar taşları, Kur'an, Mescid Azizi'nin bir kopyası gibi diğer kalıntılar da burada sergileniyordu.


Hollanda sömürge döneminin tarihi araçları da müzede sergileniyordu. Geçmiş dönemde Medan şehir yaşamının, sömürge figürlerinin, kopyaları bulunuyordu. Geleneksel ve modern silahlar ile tıp, geleneksel tıp ve işgalcilere karşı kullanılan iletişim ekipmanları da sergilenenler arasındaydı. Ayrıca kahramanlık ve savaş zamanı propaganda posteri resimleri de yer alıyordu. Kahramanların ve Kuzey Sumatra'nın eski valilerinin fotoğrafları ve resimleri de burada sergilenmişti.


Daha önce söz ettiğim gibi, buradaki gençlerin yabancılara karşı ilgisi çok fazla. Müze'de görevli olan bu genç kız da bizimle bir süre konuştu ve fotoğraf çekilmek istedi.

Medan ile ilgili kısa bilgiler;

*Tuvaletlerde taharet musluğu vardı.

*Para bozdurmak büyük sorundu.

*AVM'lerde her türlü yiyecek ve içecek vardı ama fiyatlar düşük gelirlilere göre değildi. Halk genelde fakirdi ve bu AVM'lerde daha iyi gelir sahiplerine hitap ediyordu.

*AVM'lerde her çeşit meyva ve sebze bulunuyor ama sokakta yoktu. Sokakta daha ziyade tropikal meyve yani bölgesel meyveler bulunuyordu. 

Artık yolumuz önce Kuala Lumpur, sonrasında Melaka'ya. Melaka'da görüşmek üzere.

İYİ YOLCULUKLAR


Hiç yorum yok: