FİLİPİNLER - PALAWAN (EL NİDO)

ŞUBAT 2020

Puerto Princesa'da iki gün kaldıktan sonra minibüs ile, aslında fena bir yol olmamasına ve 250 km. civarında olmasına karşın, El Nido'ya 5,5 saatte vardık. 

El Nido, Puerto Princesa'ya göre çok daha önemli bir yerleşim. Sanırım turistlerin ulaşımını kolaylaştırmak ve daha cazip hale getirmek için, yol boyunca, yol genişletme çalışmalarına yapıyorlardı. 

Bu yolculuk sırasında biraz bizim köy dolmuşları misali yolculuk yaptık. Minibüste 10 cm2'lik bir boşluk dahi yoktu. Neyse ki ara duraklarda inenler oldu da biraz rahatladık. Ama yol boyu gerek dağ gerekse deniz manzaraları seyrederek keyifli bir yolculuk yaptık. Ama yine de El Nido'daki otelimize vardığımızda oldukça yorulmuştuk.

Artık akşam olmuştu sadece akşam yemeği için dışarıya çıkacaktık. Hem de El Nido'nun bir akşamını yaşayalım istedik. Doğruca bembeyaz kumlu sahildeki plaja doğru gittik. Plajda çok sayıda restoran bulunuyordu. Deniz ürünleri restoranları, kırmızı ve beyaz et restoranları, Pizzacılar, yani ne istersen hepsini bulacağımız bir yerdi burası. Bu restoranlara dışarıdan bakarak yürüyor ve durumlarını gözden geçiriyorduk ki, bir anda büyükçe bir Türk bayrağının asılmış olduğu bir restoran gördük. Oraya girdik ve daha oturmadan garsona bu bayrağın hangi ülkeye ait olduğunu sordum, hatta daha sonra aynı soruyu şefine de sordum, ama bayrak hakkında en ufak bilgileri yoktu. Bazı yerlerde Türkler yanlarında getirdikleri bayrakları böyle restoran, bar gibi yerlere asıyorlar. Bunu başka ülkelerde de gördük. Biz de bayrağın hatırına akşam yemeğimizi orada yedik. Şansımıza yemekler de güzeldi.



Akşamdan, ertesi sabah için bir tekne turuna katılmak için rezervasyon yaptırdık. Sabah kahvaltımızın ardından bu tekne turuna çıktık.



İlk durağımız İpil İpil Beach  oldu.  Plaja çıkmada tekneden doğruca kendimizi denize attık. Bu kadar temiz, berrak ve masmavi denizin içinde bir saate yakın dalış yaptım. Deniz altındaki rengarenk mercanlar, rengarenk ve irili ufaklı balıklar arasında yüzmek çok güzeldi.





Bir sonraki durağımız Seven Commandos Beach oldu.

Yedi Komando Plajı, El Nido Adası, uzun eğimli ince kumu ve hindistancevizi ağaçları ve berrak ve masmavi deniziyle harika bir plajdı. Plaj, adını İkinci Dünya Savaşı sırasında burada mahsur kalan 7 askerin hikyesinden aldığı rivayet ediliyormuş. Önemli olan adı değil, güzelliğiydi.



Sırada Big Lagoon vardı. Burası gerçekten olağanüstü güzel bir yerdi. Burada tekneye yanaşan kanolar ile kireçtaşı kayalıkları ile çevrili Lagün'ün içerisine dar bir geçitten geçerek dev Lagüne girdik.

Ben burada yüzmek için kanodan denize atladım. Bir süre yüzdükten sonra tekrar kanoya binmek isterken Nurşen'i de denize düşürdüm. Neyse ki civarda görevliler vardı ve onların da yardımıyla Nurşen'i tekrar kanoya bindirdik. :) 



Tabii bu arada telefonumuz yanımıza alamadığımız ve daha önce yazdığım gibi bir su altı kameram olmadığı için, bu güzel lagün'ün fotoğraflarını da çekememiş olduk. Lagün ile ilgili fikir vermesi amacıyla da internetten indirdiğim bu fotoğrafı koydum.



Öğle yemeğimizi biz lagünü gezerken hazırlamışlardı bile. Tekneye dönüp öğle yemeğimizi yerken, teknemiz Secret Lagün'e doğru yol alıyordu.



Sıradaki Secret Lagoon'du. Burası da eşsiz deniz ve dağ manzaralarına sahip bir yerdi. Lagün içinde bütün yıl 38-40 santigrat derecede kalan bir kaplıca suyu bulunuyordu. 

Gizli Lagün içine çok dar bir girişten giriliyordu. Üstelik keskin kayalar nedeniyle ayaklarda iyi bir koruyucu olması gerekiyordu. Biz bu önlemi almadığımız için o dar geçitten geçip, lagüne giremedik.  Plaj ve deniz de zaten çok harikaydı.



Bazı fotoğraflar yazıdan çok daha fazla şeyleri ifade eder. o yüzden birkaç fotoğraf paylaşayım.





Bugünkü turumuzu tamamlayıp, El Nido'ya geri döndük.



Akşam yemeği için bu kez otelimiz yakınındaki bir pizzacıyı tercih ettik. Tercih etmez olaydık. Orada peynir kolay bulunmadığındanmıdır nedir, sözde Margarita Pizza yapmışlardı ama pidenin üzerinde bulunan az miktardaki peynirle adeta sade pide yemiş gibi olduk.



El Nido'daki ikinci günümüzde yeni bir tekne turuna katılmadık. Tekne turları da aslında yorucu oluyor. Dalgalı denizde adeta dayak yiyerek yol alınıyor. Bu nedenle sakin ve yakın olan bir Las Cabanas Beach'i ettik bugün.



Plaja yine o üç tekerlekli motorsiklet ile gittik. Sürücü çok konuşkan biriydi ve dönüşte de bizi bekleyeceğini söyledi. Dönüşte de onunla döndük.



Plajın girişinde restoran, masaj salonlar ve barlar bulunuyordu. Gelenlerin ihtiyacı olabilecek her şey düşünülmüş.

Plaj oldukça uzun bir plajdı. Bembeyaz kumları, masmavi denizi ve kıyısındaki palmiye ağaçlarıyla oldukça güzel bir plajdı. Akşam üzerine kadar günümüzü plajda yürüyüş, denize girme, dinlenmeyle geçirdik.



El Nido'daki son akşam yemeğimiz için bu kez deniz ürünleri restoranına gittik. Burası kalabalık, üç katlı, hemen plajın dibinde bir restorandı. Balık ve karides siparşimizi vererek üst kata çıktık. Beyaz şarap eşliğinde keyifli bir yemek yedikten sonra otelimize döndük. ve





Sonradan hatırıma geldi. Türkiye'den bir arkadaşım bana mesaj atmış ve Moringa ağacı tohumu almamı istemişti. Ben de araştırdım ve otel resepsiyon görevlisi bana az da olsa tohumlardan buldu. Bir de ağaçtan bir dal parçası kesip getirdi. Ben bu dalı üç parçaya bölerek Türkiye'ye getirdim ve üç ayrı bölgeye ektik. Tohumlarından da fidan üretme gayreti içindeyim. Filipinler'de ağaca Malungay diyorlar. Bu ağacın en önemli adı ise Hayat Ağacı. Nedenini öğrenmek isteyen internetten araştırabilir.




Artık yolumuz yarın erken saatte Manila'ya ve oradan da Boracay'a....

Boracay gezi yazımı okumak için tıklayınız.....



İYİ SEYAHATLER


Hiç yorum yok: