ŞİLİ - SANTİAGO

Şubat 2014


Titicaca Gölü'nde ve La Paz'da yaşadığım tansiyon yükselmesi sıkıntısından sonra,  Santiago'ya gelince dünyaya yeniden gelmiş gibi oldum. Santiago'nun nefis bir havası vardı, nem oranı oldukça düşüktü. Hava sıcaklığı da 25 derece civarındaydı hep ve hiç terlemedik  bile. 

Havaalanında uçaktan inip otobüs ile doğruca kalacağımız otele gittik. O gece harika bir uyku çektim ve  günlerdir yaşadığım sıkıntı ve uykusuzluğum neredeyse bir gecede sona erdi.


Şili (Chile), Pasifik Okyanusu ile And dağları arasında kalan kuzey - güney istikametinde 4300 km. uzunluğunda bir Latin Amerika ülkesi. Nüfusu 17 milyon olmakla beraber bu nüfusun 7 milyonu Santiago'da yaşıyor. Şili'de dünyanın %40 bakır rezervi bulunuyor ve ekonominin temelini oluşturuyor. Bu yüzden de her zaman emperyalist ülkelerin hedef ülkesi konumunda olmuş.


Şili deprem kuşağında bir ülke, sık sık büyük depremler yaşıyor ve bu nedenle Santiago'da koloni dönemine ait az sayıda bina kalmış. Bunlarda en önemlilerinden birisi de şehir merkezinde bulunan San Fransisco kilisesi. 

Bu kilise 1622 yılında yapılmış ve yanındaki manastır ile Şili'deki en eski koloniyal dönem binalarından biri. Zamanla şartlardan ve depremlerden etkilenen bina restorasyonlar geçirmiş.


Şili denince akla ilk gelenlerden isim, elbette faşist darbe sırasında ölen devlet başkanı Salvador Allende. Bildiğiniz gibi, Allende, 1970 deki seçimle iktidara gelmiş olan bir sosyalist devlet başkanıydı. Fakir halk için yaptığı reformlar, madenlerin devletleştirilmesi ve toprak reformu gibi uygulamaları nedeniyle ABD emperyalizminin tepkisini aldı. 11 eylül 1973 tarihinde CIA desteğindeki General Augusto Pinochet'in darbe girişimi sırasında başkanlık sarayında, darbe güçlerine teslim olmayıp, onuruyla intihar etti.


İlk ziyaretlerimizi Salvador Allende'nin heykelinin ve Başkanlık SarayıLa Moneda'nın bulunduğu meydana yaptık. Burada oldukça geniş bir alan vardı. Heykeli önünde fotoğraf çekilirken  "Unidad Popular" şarkısını mırıldanıyordum. Faşist darbe sırasında üniversite öğrencisiydim ve bu şarkı devrimci öğrencilerin dilinden hiç düşmezdi.

İkinci ziyaret yerimiz ise, cuntanın insanlara işkence ettiği ve katlettiği bir bina oldu. Bu binanın önündeki sokakta yerlerde, işkencede öldürülenlerin isimlerinin olduğu plakalar bulunuyordu. Cunta insanları kapatacak yer bulamadığı için, stadyumlara doldurmuştu bildiğiniz gibi. O dönemde 45 bin insan tutuklandı, 35 bin kişi işkence gördü, 3200 kişi öldürüldü, 200 bin Şili'li ülkeyi terketti. Yukarıdaki fotoğrafta o işkencehane ve yerde işkencede öldürülenlerin isimlerinin yazılı olduğu plakalar görülüyor.


Santiago'da eniştemin yeğeni Ali Devlen ve yakışıklı oğlu Serkan Devlen ile buluştuk. Ali 17 yıldır orada yaşıyordu ve gördüğümüz kadarıyla başarılı bir iş adamı olmuş. Onu böyle görmek yakınları olarak bizi gururlandırdı. Biz de bu kadar zamandır ona ziyarete gelen ilk yakını olduk bu vesile ile. Sağ olsun bizi gerçekten çok güzel ağırladı ve Santiago'yu gezdirdi. Onun sayesinde zamanımızı da çok iyi değerlendirme fırsatı da yakalamış olduk burada.


Türkiye'de zaman zaman, çöplerde bulunan Atatürk posterleri ve büstlerini gazetelerde sıkça okuyoruz ve TV'lerden izliyoruz.  Santiago'da bir park yapmışlar ve parka, Atatürk Parkı adını vermişler. Parkın içinde de bir anıt, üzerinde Atatürk'ün bir rölyefi ve anıtta Atatürk'ten övgüyle söz eden bir yazı vardı. Parkın önünden geçen bulvara da, Atatürk Bulvarı adını vermişler. Bu kadar uzaktaki bir ülkede Atatürk'e verilen değeri görünce, gerçekten çok duygulandığımı söylemek isterim.



















Şili denince akla gelen diğer bir önemli isim de 1971 Nobel ödüllü ünlü şair, Pablo Neruda'dır  elbette. Ali bizi Pablo Neruda'nın yaşadığı müze haline getirilmiş evine götürdü. Onun eşyaları ve sevgilisi ile geçirdiği anılarla süslü bu müze evi birlikte gezdik ve yaşamına dair bilgi edindik. Salvador Allende döneminde Fransa büyük elçiliği görevinde de bulunan Neruda, darbe sırasında, bu evde faşistlerce katledilmek istenmiş. Ali'nin anlatımına göre, Neruda'nın 20 km. mesafede bir evi daha varmış ve bu evde 10 adet ahşap tavan kolonu bulunuyormuş. Bu ahşap kolonlarda her birinde dünyanın en ünlü 10 şairinin isimleri yazılıymış. Bu isimlerden birisi de Nazım Hikmet'miş......

Ancak kısıtlı zaman nedeniyle buraya gitme ve görme şansımız olamadı.


Gezimiz sırasında bir trafik ışığında dururken bir koşuşturma oldu. Oraya doğru bakınca, bir kapkaççının bir yabancı turisti darp ettiğini gördük. Ama güzel de bir şeye de şahit olduk, arabalarından atlayan bir kaç genç, kapkaççının üzerine atlayıp darp edilmek istenen adamı kurtarıp, hırsızı darp ettiler. Ali şaşkın bir ifadeyle "Bugüne kadar böyle bir hırsızlık olayıyla karşılaşmadım" dedi. Hırsıza karşı Şilili gençlerin tepkisi de gerçekten alkışlanmaya değer bir durumdu doğrusu. Ama şehrin sokaklarını gezerken bir bayan bana "Fotoğraf makinene sahip ol, alıp kaçarlar" diye de uyarıda bulunmuştu. Demek ki böyle olaylar oldukça fazla.


Sevgili Ali Devlen Santiyago'daki ikinci gecemizde bizi akşam yemeğine davet etti. Güzel bir restoranda, o gece şarap eşliğinde (dayım hariç) deniz ürünlerinin tadına baktık. Gerçekten de şarap da deniz ürünleri de bir harikaydı. Şili şarapları çok harika, genelde Fransız şarapları daha ünlüdür diye biliriz ama Ali'nin iddiası, Şili şaraplarının daha güzel olduğu doğrultusunda.


Ertesi gün öğle yemeğinde Ali bizi kuzu çevirme yemeğe götürdü. Orada da gerçekten çok güzel kuzu çevirme ve fırında dana etinin tadına bakma fırsatı bulduk. Genel manada,  Güney Amerika'da etler de bir hayli lezzetliydi.



















Santiago'da elitlerin üye olduğu bir golf kulübü bulunuyor, burası Şili vatandaşı olan bir Arab'ınmış. Adam koca dağı almış ve burasını güzel bir dinlence yerine dönüştürmüş. Ali de buranın üyesiydi ve bizi oraya götürdü. Orada da  harika bir tropikal meyve suyu içerek keyifli bir zaman geçirdik.


Santiago'da bulunduğumuz pazar günü kentin en büyük bulvarı trafiğe kapatılmış, sadece spor yapanlar ve bisiklet kullananlara ayrılmıştı. Gerçekten bunu gerektirecek kadar da bisiklet kullanan ve spor yapan insan vardı. Ülkem adına üzüldüm bunu görünce, çünkü bizde ne yazık ne bu kadar sporla ilgili insan ve nede  önem veren yönetimler var. Yaşadığım İzmir-Karşıyaka'da uygulamasını gördüğüm, yerel yönetimlere ait kiralık bisiklet uygulamasını burada da gördüm. İzmir'de körfez çevresini çevreleyen bisiklet yolumuz var tabii ki. Ama bir çok şehrimizde bu durum söz konusu değil.


Kent merkezinde bazı sokaklar da araç trafiğine kapatılmış, sadece yayalara açık durumdaydı. Bu sokaklarda müzik ve dans da vardı. Sokaklarda ilerlerken biz de onlara katıldık videodaki gibi. Aşağıdaki linkte sokak dans yeteneğimizi görebilirsiniz. :)

   http://www.youtube.com/watch?v=AHG_BpJGB5k&feature=youtu.be



















Dönüş yolunda Santiago'ya bir tepeden baktık, Yahya Kemal Beyatlı'nın aziz İstanbul'a baktığı, Münir Nurettin Selçuk'un da bestelediği şarkıdaki gibi.
                       

Burada yeterli vaktimiz olmaması nedeniyle, Ali Haydar Aksakal ağabeyimizin de ısrarla önerdiği, Ali Devlen yeğenimizin de bize anlattığı güzellikler dolu  Patagonya'ya gidemedik. Gerçekte bu büyük bir eksiklik olarak kaldı. Ama Şili'ye gitme planınız varsa mutlaka Patagonya'yı programınıza alınız. Kendimin çekemediği, internetten aldığım bir Patagonya fotoğrafını paylaşayım en azından.

DİKKAT;

      1- Kapkaççılara dikkat etmek gerekiyor bu coğrafyada, başımız gelmemiş olsa bile.

      2- Keyifle gezebileceğiniz bir şehir Santiago.

      3- Şili, genelde diğer güney Amerika ülkeleri gibi Türklere vize uygulamıyor.

      4- Çok pahalı bir şehir olmamasına karşın, ucuz da sayılmaz.


Not: Bir kere daha Ali Devlen'e gösterdiği misafirperverlik nedeniyle teşekkür ediyoruz.

   
Şimdi yolumuz Buenos Aires.. orada görüşmek üzere..
                       

ARJANTİN - BUENOS AİRES  seyahat yazımı okumak için tıklayınız.....

                                               

İYİ SEYAHATLER



1 yorum:

Adsız dedi ki...

Miami de yasiyoruz, gurney amerika trip leriniz Harika cok sey ogrendim, mumkunse yeni inputlar oldugu da haberimiz olaun
Cok cok Tesekkurler
Yasmina