OCAK - 2019
Bugün, Küba Devrimi'nde önemli bir kent olan Santa Clara'ya gidiyoruz. Burası Küba'daki en son ziyaret ettiğimiz kent ve benim de Küba ile ilgili yazılarımın sonuncusu olacak burası.
Şimdi öncelikle bu kentin neden önemli olduğunu anlatmak istiyorum;
Fidel Castro ve arkadaşlarının Sierra Maestra'da bir bölgeyi kontrol altına almalarıyla başlayan devrim süreci, 2 yıllık bir mücadele sonunda Santa Clara'da zaferle noktalanıyor.
Batista, devrimcilere karşı son hamle olarak zırhlı bir tren ile Santa Clara'daki birliklere silah, cephane ve asker gönderme kararı alıyor. Bunu haber alan Fidel Castro, Che Guevara'nın komutasında 150 gerillayı buraya gönderiyor. Kuş uçuşu 550 km. mesafeyi kateden Che ve arkadaşları, tren gelmeden Santa Clara'ya ulaşıyor.
Treni karşılamak için hazırlıklar yapıyorlar. Santa Clara girişinde tren raylarını bir dozer ile söküyorlar. Santa Clara halkı da, buradaki garnizondaki askerlerin gelen trene yardım edememesi için, yollara barikatlar kuruyorlar.
Tren Santa Clara'ya girerken ellerinde sadece hafif silahlar bulunan Che ve gerillalar, dinamitlerle trene saldırıyorlar. İki yönden gelen ateş arasında sıkışmış olan ve zaten Batista'dan da nefret etmeye başlamış olan askerler çok fazla direnmeden teslim oluyorlar.
Trendeki tüm mühimmatı ele geçiren gerillalar, şehirdeki garnizona saldırarak burayı da ele geçiriyorlar. Gerillalar ve Santa Clara halkı büyük bir sevinç yaşıyorlar. 28-29 Aralıkta yaşanan bu zaferin ardından Batista 1 Ocak 1959 yılında hazinedeki tüm varlığı yanına alarak Küba'yı terkediyor ve Dominik'e sığınıyor.
Bu olayın ardından Fidel ve arkadaşları, Havana'da halkın büyük desteği ve coşkusuyla karşılanıyor. Ve Küba Devrimi'nin ilk bölümü böylelikle gerçekleşmiş oluyor.
Bu olayla ilgili olarak Santa Clara'da bir müze bulunuyor. Bu müzede zırhli tren vagonları ve içlerinde bu olay ile ilgili fotoğraf, giysiler, eşyalar ve silahlar segileniyordu. Santa Clara'da ilk ziyaretimizi buraya yaptık.
Burada ayrıca tren raylarını bozan o dozer de bir anıt olarak sergilenmiş.
Bu olaydan sonra Che Guevara halkın sevgilisi oluyor ve Küba devrim hükümetinde ekonomi bakanlığına getiriliyor. Che eşit insan yaratma ilkesi ile, herkesi şeker kamışı tarlalarında çalıştırıyor ve kendi de bizzat bu çalışmalar içinde yer alıyor. Daha önce tarlalarda hiç çalışmamış olanlar, durumdan rahatsız olup, Küba'yı terkediyorlar.
Hatta daha önce devrimi destekleyen rom imalatlarıyla ünlü Bacardi ailesi de, mallarına el konması sonrasında, Küba'yı terkediyor. Bahamalara yerleşiyorlar. Bundan sonra devrim hükümetine karşı mücadele içinde taraf oluyorlar. Amerika'nın Küba'ya ambargosuna destek oluyorlar. Ama rom markaları olan Bacardi, tescil edildiği için, bu marka onların elinde kalıyor.
Che Guevara 2 evlilik yapıyor. İlk evliliğinden 1, 2. evliliğinden 4 çocuğu oluyor. Ancak bu durağan yaşam ona pek uygun gelmiyor ve devrimi dünyaya yaymak amacıyla, Fidel Castro'ya bir mektup bırakarak ve tüm görevlerinden istifa ederek, Bolivya'ya gidiyor. Ama Bolivya'da Küba'daki gibi bir halk desteği bulamıyor. Bolivya Komünist Partisi'de Che'ye destek vermiyor. Çok az kişi kalıyorlar ve 1967 yılında bir çatışmada kendisi ve 17 arkadaşı ele geçiriliyor ve ardından, herhangi bir yargılama yapılmadan, infaz ediliyorlar.
1997 yılında Che ve bu 17 arkadaşının kemikleri Bolivya'dan Santa Clara'ya getiriliyor ve burada hazırlanmış olan mozoleye yerleştiriliyor. İşte bizim Santa Clara'da ziyaret ettiğimiz mozolenin kısaca hikayesi böyle.
Mozolenin bulunduğu anıtın üzerinde oldukça büyük bir Che heykeli bulunuyor. Bolivyalılar da kıymetini sonradan anladıkları Che'nin bu heykelinin bir benzerini de Bolivya'nın başkenti La Paz'a anıt olarak dikmişler, bunu orada bizzat görmüştüm. Ayrıca Che'nin Fidel'e yazdığı metkup da bu anıtta yer alıyor. Orada gezerken çok duygulandık.
Mozolenin içinde fotoğraf çekilmesine izin vermiyorlar, bu yüzden kısaca anlatayım. Mozolenin içinde bulunan duvarda ortada Che olmak üzere arkadaşlarının isimleri yazıyor. Che'nin üzerine de ışıkla bir yıldız yansıtılmış.
Mozolenin diğer bölümlerinde ise ona ait eşyalar sergileniyor. Bunlardan bazıları, okul karnesi, doktor önlüğü, giysileri, çay düzeneği ve silahları. Burasını gezerken gerçekten insanın içi acıyor..(((
Che hala Küba'da sevilen bir halk kahramanı. Fidel Castro da bu sevgiyi adeta körüklemiş. Kendisine ait bir heykel yokken, sadece bir yerde resmini gördüm, adeta Che'yi kendi önünde tutmuş ve gezimiz boyunca bir çok yerde Che'nin büyük posterlerini de gördük.
O kadar ki, okul öğrencileri, bizim andımıza benzer bir andı güne başlarken okuyor ve bu metinin sonunda "Hepimiz birer Che olacağız" yazıyormuş.
Son anda aklıma geldi esas ismi Ernesto Guevara'ya neden CHE diyorlarmış. Arjantinli olan Ernesto, Arjantin'de dostum anlamına gelen CHE sözcüğünü Küba'da çok kullanıyormuş. Kübalılar da onu bu nedenle CHE diye çağırıyorlarmış ve böylelikle daha ziyade CHE olarak anılıyor Ernesto Guevara..
Bir başka seyahatimizde görüşmek üzere.....
İYİ SEYAHATLER
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder