RUSYA - TRANS SİBİRYA, 3. DURAK - KAZAN

TEMMUZ 2019

Nizhniy Novgorod'dan 8 saat süren bir tren yolculuğuyla, Rusya'nın Tataristan Cumhuriyeti başkenti Kazan'a sabah 05.30 da vardık. Bizi sabahın bu erken saatinde, yeğenim Balkan Devlen'in ODTÜ'den Tatar sınıf arkadaşı ve bu kentte yaşayan, İldar karşıladı. Buraya gelmeden önce yeğenim İldar ile beni internet üzerinden tanıştırmış ve buraya gelmeden önce yazışmış ve haberleşmiştik. 

Fotoğrafta Kazan tren garı.

İldar, yine bir arkadaşıyla ortak işlettiği kiralık evlerden, Kazan Kremlin'ine yakın mesafedeki, müstakil evi bizim için rezerve etmişti. Sabahın bu erken saatinde ev henüz boşalmadığı için, bizim vakit geçirecek yere de ihtiyacımız vardı. Bizi önce erken açılan bir kafeye götürüp, orada kahvaltı ikram etti.


Daha sonra şehrin önemli turistik noktalarından biri olan Staro - Tarskaya  Sloboda'ya (Eski Tatar Mahallesi) götürdü. Biz burada gezerken o da işlerini takip için gitti.

İşte sabahın erken saatinde ve yol yorgunluğumuzun üstüne Kazan'ı keşfe başladık bile. İn cin top atan sokaklarda gezmeye başladık. Zaman ilerledikçe yavaş yavaş insanlar da ortaya çıkmaya başladı.


Staro-Tatarskaya Sloboda mahallesinin, 16.-17. yüzyıllarda ortaya çıktığı düşünülüyormuş. Tarihsel olarak Sloboda, Tatar aydınlarının ve seçkinlerin yerleşim bölgesiymiş, eğitimciler, şairler, yazarlar, sanatçılar, imamlar ve tanınmış tüccarlar burada yaşarlarmış. Bu rengarenk evler ahşaptan yapılmış ve günümüze kadar da iyi korunmuş. Burası bugün hem yerel halk hem de turistler için, yürüyüşler ve eğlence için en sevilen yerlerden birisi durumunda.


Sloboda caddelerinin yanında oteller, restoranlar, barlar, kafeler, otantik hediyelik eşya dükkanları ve popüler Tatar zanaat ürünlerinin satıldığı mağazalar bulunuyor.


Bu bölgede Kazan'daki en eski cami Mercani Camisi de bulunuyor. Tataristan'da önceleri sadece camilerin ahşap yapılmasına izin veriliyormuş. 1766 - 1770 yılları arasında Rus Çariçesi 2. Katerina tarafından şehrin nüfusuna armağan olarak betonarme olarak yapılan ilk cami olmuş.

Yolumuz üzerinde Kaban Gölü bulunuyordu. Bu göl 1.86 km2 lik yüzölçümüyle Tataristan'ın en büyük gölü. 

Göl kıyısında bir süre yürüdük. Göl kıyısında bulunan ve açılma hazırlıklarında olan  bir restoranda oturarak sütlü omlet ve çay ile kahvaltımızı yaptık. Buradan kentin manzarası da güzel görünüyordu.



Sırada Apanayev Camisi vardı. Bu cami de Mercani Camisi ile aynı zamanlarda yapılmış. Burası aynı zamanda 2. cuma camisi olarak da adlandırılıyor. Bir başka adı da Bayurskaya. Cami tüccar bir aile olan Apanayev'ler tarafından yaptırılmış.


Şimdi yolumuz kentin ünlü caddesi Bauman'a. Bu caddeye Kazan'da bulunduğumuz sürece bir kaç kez geldik. Çünkü İstanbul'un Beyoğlu, Moskova'nın Arbat Caddeleri gibi bir cadde burası. Kaldığımız eve oldukça yakın olan bu cadde, tarihi binaları, restoranları, kafeleri, müzeleriyle oldukça hareketli bir caddeydi.








Bu caddede yürürken ilk dikkatimizi çeken tarihi yapı, Epiphany Katedrali'nin çan kulesi oldu.










Bauman caddesinde yürürken İldar beni aradı ve evimizin hazır olduğunu söyledi. Kısa bir süre caddenin girişinde buluşup ve eve gittik. Eve yerleşip ve dinlenmeye çekildik. 

Ben ve Ergun dinlenirken, Dayım ve Hüseyin merakla şehrin bazı bölümlerini keşfe çıkmışlardı bile.


Bugün, sabah kahvaltısını takiben Kremlin programımız var. Daha önce de yazdığım gibi kaldığımız yer Kremlin'e  çok yakın ve Kremlin'e yürüyerek gittik. 

Kremlin girişinde, İkinci dünya Savaşı'nda Nazilere karşı direnişin lideri Tatar şair ve savaşçı Musa Jalil heykeli bulunuyor.


Kazan Kremlini, bu kentteki tarihi bir kale. Kale, Korkunç İvan tarafından, Kazan hanlarının eski kale kalıntıları üzerine inşa ettirilmiş. 2000 yılında UNESCO tarafından Dünya Mirası ilan edilmiş. İçinde, Kul Şerif Camisi, Süyümbüke Kulesi, Devlet Başkanlık Sarayı, Müzeler ve bir çok tarihi yapı bulunuyor.


Burada ilk ziyaretimizi Kul Şerif Camisi'ne yaptık. Bu cami inşaatı yapıldığı dönemde Rusya'nın ve İstanbul dışında Avrupa'nın en büyük camisi olarak biliniyormuş. Cami adını Ruslara karşı direnen Tatar lider Kul Şerif'ten almış. Cami, 55 m. yüksekliğinde ikonik mavi minarelere ve kubbeye sahip, süslü dekore edilmiş modern bir yapı.



Cami içinde ayrıca bir de İslam Müzesi bulunuyordu. Giriş ücreti yüksek olduğu için, aramızdan hacı dayımı gözlemci ve fotoğrafçı olarak seçtik. O müzeyi gezdi ve müze çıkışında pek beğenmediğini söyledi.




Buradan Süyümbüke Kulesi'ne gittik. Süyümbike Kulesi, diğer adıyla "Han Camisi", Rusya'nın Kazan şehrinin mimari sembolü olan kule. Kazan Kremlini'nin en yüksek yapılarından biri olan kule, 20. yüzyılın başlarında 194 cm eğikmiş. 1930'lar ve 1990'larda uygulanan çeşitli dengeleme yöntemleri ile kule düzleştirilmiş. Ama tam dik bir pozisyona getirilememiş. Fotoğrafta hala bir miktar yatık olduğu rahatlıkla görülebiliyor.




Süyümbüke Kulesinin hemen yanındaki (Annunciation Cathedral) Kazan Katedraline gittik. Katedral, Korkunç İvan'ın emriyle mevcut ahşap bir kilisenin yerine inşa edilmiş. Çok ibadet yerleri görüp ve içleri de hemen hemen birbirine benzeyince, bunlar hakkında yazacak çok farklı birşey de olmuyor.




Yolumuzun devamında Tarih Müzesi vardı. Müzeyi vakit darlığı nedeniyle girip gezemedik.



Sıradaki bina Başkanlık Sarayı. Burası devlet başkanının ikametgahı ve ziyaretçiler açık değil. Bu nedenle sadece dışarıdan fotoğraflamakla yetindik. 


Kale'den kentin farklı bölgelerine ait güzel manzaraları izledik. Onlardan bazılarının fotoğraflarını paylaşayım;






Kremlin'den çıkarak görkemli bir yapıya sahip, Kazan Tarım Bankası binasına doğru ilerledik.



Bankanın önünde bulunan çocuk bahçesindeki ata bindim. Hani şair ne diyordu "Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik", Ben de koyunun üstünde pek bir şendim))).


Buradan hemen yakında bulunan Kazanka Nehri'ne doğru yürüdük. Nehir kıyısında oldukça gösterişli ve lüks restoranlar yer alıyordu. Buradaki restoranlardan birinde öğle yemeği yemeyi düşündük ama fiyatları görünce anında tornistan ettik.))



Sokakta dans eden bir genç kızın dansını da izledik bu arada. Oldukça becerikliydi doğrusu...



Seyahat ettiğim her ülkede o ülkenin gençleriyle fotoğraf çekilme geleneğimi burada da iki güzel kız arasında gerçekleştirdim. Karşılıklı olarak teşekkür ederek yolumuza devam ettik.



Yolumuz üzerinde bir gelin ve damat gördük. Resimlerini çekmek için izin istedim, nereden geldiğimi sordular, Türkiye'den geldiğimi söyledim. Meğer gelin Tatar ve damat ise İzmir Urla'da yaşayan bir Türk genciymiş. Fotoğraflarını çektim ve bir süre sohbet edip. mutluluklar dileyip yanlarından ayrıldık.






Bugün de epeyce yorulduk, şimdi eve dönüp dinlenme zamanı. Dönüşte lezzetli Tatar böreği yapan bir yerde, meyve suyu eşliğinde öğlen yemeğimizi de halletmiş olduk.






Öğleden sonra Yandex taksi ile Lenin Müzesi'ne gittik, ama ne yazık ki bugün kapalı. Oradan yürüyerek Bauman Caddesine doğru ilerledik. Yol üzerinde bulunan kilise ve hepsi sanat harikası olan anıtları inceleyerek fotoğrafladık.



Kazan Üniversitesi Bauman caddesine paralel ve biraz yokuş bir noktada bulunuyor. V.İ.Lenin, üniversite öğrencisiyken bu üniversitede okumuş, ancak devrim mücadelesi araya girince üniversiteyi bırakmak zorunda kalmış. Devrimden sonra eğitimini burada tamamlayıp, hukukçu olmuş.



İşte Lenin'in o öğrencilik dönemini gösteren genç haliyle bir heykeli tam üniversitenin karşısında bulunuyor.

Orada bulunduğumuz sırada, üniversiteden çıkan ve birbirleriyle vedalaşan gençler gördük. Birisi  benimle konuşmak istedi ama o sırada Hüseyin benim panorama fotoğrafımı çekiyordu. Ben "bir dakika" işareti yaptım. Fotoğraf çekilme işi tamamlanınca o kızla konuştum. Kızın adı Sümeyye, o bir Türk kızı. Buraya master yapmaya gelmiş ve bugün mezun olmuş. Elindeki diplomanın rengi kırmızı. bu üstün başarılı olduğu anlamına geliyormuş. Kendisini bu başarısından dolayı tebrik ettik.



Onlarla bir süre sohbet edip, fotoğraf çekildik. Yanımdaki Sümeyye, onun yanındaki bir Kazak kızı ve en sondaki de Tatar vatandaşı olan bir kız.



Artık eve dönüp dinlenme zamanı. Eve doğru ilerlerken Kazan'ın o güzel cadde ve binalarını da zaman zaman durup, seyredip, fotoğrafladık.



Sabah kahvaltısından sonra kendini yorgun hisseden dayım ve ben evde dinlenmeye devam ederken, Ergun ve Hüseyin Milli Müze'yi gezmeye gittiler. Burası bir etnoğrafya müzesiydi. Giden arkadaşlarımız burayı çok beğendiklerini söylediler.











Öğleden sonra kaldığımız yerin yakınındaki  Virgin Monastery of Kazan'a gittik. İldar'ın anlattığı üzere bu kilisedeki Azize Meryem ikonunu görmek için çok sayıda yabancı buraya geliyormuş.

Fotoğrafta adı geçen ikon.





Eve döndük ve  bu arada İldar yine elleri dolu bir halde geldi. Gösterdiği ilgi karşısında mahçup olduk doğrusu. Bir şeyler atıştırdıktan sonra bizi evine çay içmeye davet etti. Evi de kaldığımız eve oldukça yakındı. Çayımızı içip sohbet ettik ve zaten akşam olmak üzereydi. 

Bu gece saat : 22,20 de trenle Samara'ya gideceğiz. Bu yüzden İldar ile vedalaşarak eve dönüp hazırlık yaptık.

İldar'ın evinden manzara




İldar'a gösterdiği ilgi nedeniyle, tüm arkadaşlar olarak tekrar teşekkür ediyoruz.

Gördüğüm Rusya şehirleri içinde St. Petersburg birinci, Moskova ikinci ve Kazan üçüncü güzel ve tarihi bir şehir diyebilirim. 

Tabii ki Kazan'da da gezilecek çok yerler var aslında, ama bu bir aylık "Boydan Boya Sibirya" turumuzda bu kente de ancak bu kadar vakit ayırabildik.



TRANS SİBİRYA, 5. DURAK - SAMARA YAZIMI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ...




İYİ YOLCULUKLAR



Hiç yorum yok: