TEMMUZ 2019
Sibirya seyahatini uzunca bir zamandan beri düşünmeme rağmen gerçekleştirememiştim. Kış döneminde hem bu seyahat için hazırlık yaptım, hem de Rusça dil bilgimi geliştirmek için Rusça kursuna da gittim.
Benden bir gezi düzenlememi isteyen YTÖO'dan arkadaşlarımdan ikisi Hüseyin Yaşar Asa ve Ergun Esen, dayım Adem İktir ve ben olmak üzere zorlu, yorucu ve aynı zamanda keyifli ve yeni yerleri keşfetme heyecanı içinde bu seyahati gerçekleştirdik.
30 gün sürecek bu seyahatte, klasik transsibirya ekspresi güzergahını tercih etmeyip, Moskova, Nizhniy Novgorad, Kazan, Samara, Ufa, Çelyabinsk, Omsk, Novosibirsk, Krasnoyarsk, İrkutsk'a trenle gidip, oradan da karayoluyla Baykal Gölü'ne kadar gitmeyi planladım. Çünkü klasik Trans Sibirya yolu üzerinde bulunmayan, Tatarlar ve Başkırtların yaşadıkları, Kazan ve Ufa gibi şehirlerini görmek istiyorduk. Geriye dönüşü de Irkutsk'tan, Moskova, İstanbul ve İzmir uçak yolculuklarıyla bu seyahatimizi tamamlamayı planladım.
Şimdi de bu seyahatimizi sırasıyla yazarak sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu ilk yazımda Moskova'dan başlıyorum.
Şimdi de bu seyahatimizi sırasıyla yazarak sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu ilk yazımda Moskova'dan başlıyorum.
Bilindiği gibi bizim gittiğimiz tarihlerde Rusya Türklere vize uyguluyor ve 30 günlük turist vizesi veriyordu. Biz Türkiye'ye geri döndükten kısa bir süre sonra Rusya Türklere vizeyi kaldırdı, bu da bizim şanssızlığımızdı doğrusu.
Başvurumuzu erkenden yapmamıza karşın, vize alan aracı kurumun gevşek davranması nedeniyle vizemiz geç geldi. Bizim bu 30 günlük süre içine 11 şehir gezisi ve 9 tren yolculuğu sığdırmamız gerekiyordu. Programımıza göre, tren ve uçak biletlerimizi, yola çıkmadan ancak 3 gün önce alabildik.
Başvurumuzu erkenden yapmamıza karşın, vize alan aracı kurumun gevşek davranması nedeniyle vizemiz geç geldi. Bizim bu 30 günlük süre içine 11 şehir gezisi ve 9 tren yolculuğu sığdırmamız gerekiyordu. Programımıza göre, tren ve uçak biletlerimizi, yola çıkmadan ancak 3 gün önce alabildik.
Gittiğim seyahatlerde en azından ilk gece için otel rezervasyonu yaparım. Çünkü o yol yorgunluğundan sonra, öncelikle istirahat etmem gerekiyor. Bu yüzden de Rusya'daki ilk durağımız Moskova'da, kalacağımız 4 gece için İzmailova semtinden otel rezervasyonu yaptım. Burası hem uçaktan indiğimiz Sheremetyevo havaalanına yakın, hem de hemen yakınındaki metro istasyonu nedeniyle, buradan şehrin her yerine ulaşmak kolaydı. Burada Gama, Alfa, Beta isminde büyük oteller bulunuyor bunlarda firma adım olan Beta'yı tercih ettim.)))
Moskova'da daha önce iki kez bulunduğum için buradaki turistik mekanları biliyordum. Dolayısıyla burada arkadaşlarıma rehberlik etmede bir sıkıntı yaşamadım.
Daha önce SEYAHATNAME'de Moskova şehrini yazdığım için artık aynı yerleri bir kez daha yazmak istemiyorum. Ama yine de kısa notlar ve resimler de paylaşmak istiyorum sizinle.
1 Temmuz 2019'da başlayan bu seyahatimizin, İzmir- İstanbul yolculuğunu Pegasus, İstanbul - Moskova yolculuğunu Aeroflot firmalarının uçaklarıyla gerçekleştirdik. Shremetyevo havaalanından (pazarlık yaparak) taksiyle otelimize ulaştık.
Artık akşam olmak üzereydi ve karnımız da acıkmıştı. Otel civarında bulunan, biraz salaş da olsa, Azeri Fast-Food'çudan aldığımız lezzetli kebapları, pet şişelere doldurulup satılan açık bira eşliğinde mideye indirdik. Burada önemli not, bu seyahatimiz boyunca yazacağım alkolle ilgili konularda, dayımın hacı olması nedeniyle, hiç bir alakası olmamıştır.))
Artık bu akşam dinlenme zamanı.
İkinci güne Novodevichy mezarlığında bulunan Nazım Hikmet'in mezarını ziyaretle başladık. Daha önce iki kez ziyaret ettiğim Nazım Hikmet'in mezarını üçüncü kez ziyaret ettim. İki arkadaşım daha önce Moskova'da bulunmuşlar ve mezarlığı onlar da ziyaret etmişlerdi. Sadece dayım Moskova'da ilk kez bulunduğu için, mezarlığı da ilk kez ziyaret etmiş oluyordu.
Moskova'da en iyi ulaşım aracı metro ve biz de mezarlığa metro ile gittik. Önceki gelişlerimde sadece Kiril alfabesiyle yazılı tabelalar vardı ve ben de hiç Rusça bilmiyordum. Bir elimde Kiril diğer elimde Latin harfleriyle yazılmış harita sayesinde zorla yol bulabilmiştim. Çünkü burada metroyu kullanmak da bir mahereti gerektiriyor. Yanlış bir çıkışa gidilirse kaybolmak da mümkün.
2018 Dünya Futbol Şampiyonasının Rusya'da yapılması nedeniyle, latin alfabesiyle hazırlanmış olan tabelalarla, sadece Moskova'da değil diğer şehirlerde de yol ve turistik mekanları bulmak oldukça kolaylaşmış.
2018 Dünya Futbol Şampiyonasının Rusya'da yapılması nedeniyle, latin alfabesiyle hazırlanmış olan tabelalarla, sadece Moskova'da değil diğer şehirlerde de yol ve turistik mekanları bulmak oldukça kolaylaşmış.
Bu mezarlık Rusya'nın ünlü kişilerinin defnedildiği bir mezarlık. Devlet adamları, ünlü sanatçılar, ünlü yazarlar gibi. Mezarlığı gezerken bizim de tanıdığımız bir çok ünlü Rus'un mezarlarını gördük.
Bu mezarlığa giriş ücrete tabi ve istenirse ücreti mukabilinde rehber de temin ediliyor.
Bu mezarlığa giriş ücrete tabi ve istenirse ücreti mukabilinde rehber de temin ediliyor.
Bu mezarlık adeta bir açık hava heykel müzesi gibi.
Mezarlığın hemen üst kısmında Novedevichy Manastırı bulunuyor. Mezarlıktan sonra oraya gittik. Ana kapıdan girince manastırın bütünüyle restorasyonda olduğunu gördük. Bu arada görevli bilet almamız gerektiğini söyledi, ben de katedralin açık olup olmadığını sordum. Kapalıymış ve buna rağmen adam bizden giriş ücreti istedi. Ben kapalı bir yere para vermeyeceğimizi söyleyince, o da bize kapıyı gösterdi. Dolayısıyla manastırın bahçesine bile giremeden geri döndük. Daha önceki gelişlerimde burayı gezmiştim. Ama diğer arkadaşlarım göremediler burasını.
Biraz dinlenmek amacıyla katedralin hemen yanındaki göl kenarına gittik. Burası oldukça keyifli ve huzur dolu bir mekan. Burada bir süre yorulmaya başlayan ayaklarımızı dinlendirirken gölün güzel manzaralarını izleyip fotoğrafladık.
Mezarlığın hemen üst kısmında Novedevichy Manastırı bulunuyor. Mezarlıktan sonra oraya gittik. Ana kapıdan girince manastırın bütünüyle restorasyonda olduğunu gördük. Bu arada görevli bilet almamız gerektiğini söyledi, ben de katedralin açık olup olmadığını sordum. Kapalıymış ve buna rağmen adam bizden giriş ücreti istedi. Ben kapalı bir yere para vermeyeceğimizi söyleyince, o da bize kapıyı gösterdi. Dolayısıyla manastırın bahçesine bile giremeden geri döndük. Daha önceki gelişlerimde burayı gezmiştim. Ama diğer arkadaşlarım göremediler burasını.
Biraz dinlenmek amacıyla katedralin hemen yanındaki göl kenarına gittik. Burası oldukça keyifli ve huzur dolu bir mekan. Burada bir süre yorulmaya başlayan ayaklarımızı dinlendirirken gölün güzel manzaralarını izleyip fotoğrafladık.
Bu bölgedeki gezimizi tamamladık ve şimdi yolumuz Kremlin ve Kızılmeydan'a. Kremlin'e vardığımızda önce uzun bir bilet kuyruğu sonrasında da uzun bir giriş kuyruğuyla karşılaştık. Hüseyin ve ben daha önce Kremlin'e girdiğimiz için bir yerde oturup dinlenmeyi, dayım ve Ergun içeriye girmeyi tercih ettik. Biz bir yerde onları beklerken, onlar da sıranın kalabalıklığı yüzünden içeriye girmekten vazgeçip ve yanımıza geldiler.
Birlikte Kızıl Meydan'a doğru ilerledik. O da ne! Karşımızda birden Lenin, Stalin ve Çar'ı gördük )) Bunlar gelen turistlerle fotoğraf çekilen ve karşılığında bahşiş alan benzerleri. Biz de onlarla fotoğraf çekildik. Hüseyin daha Rublenin Türk lirası karşısındaki değerini henüz öğrenememişti. Bahşiş vermek için cüzdanından para çıkarırken, Lenin hemen 1000 rubleyi kapmış. Diğerleri de büyük parayı görünce ısrarla para istediler, Bir süre sonra Stalin peşimizi bıraktı ama Çar çok ısrarcıydı. Onu da zor bela başımızdan defettik. 1000 Ruble o günkü kurla yaklaşık 100 TL. ediyordu ve biz Hüseyin'in bu bonkörlüğüyle bütün gezi boyunca dalga geçtik.)))
Meydan çok kalabalık. Burada bulunan Lenin mozolesi yine kapalı. Daha önceki gelişlerimde de kapalı olduğu için içine girme şansım hiç olmamıştı ve yine olamadı..
Kızıl Meydan'da bulunan Moskova'nın simgesi haline gelmiş olan Aziz Vasil Katedrali ve kapalı çarşıyı gezip çevreyi dolaşmaya devam ettik.
Özellikle Çinli turistleri artık dünyanın her yerinde görmek mümkün. Gürültücü ve çevreye rahatsızlık veren tipler. Bunu daha önceki seyahat yazılarımda da yazmıştım. Burada da oldukça çok sayıdaydılar ve bu nedenle Moskova adeta arı kovanı gibi olmuştu.
Özellikle Çinli turistleri artık dünyanın her yerinde görmek mümkün. Gürültücü ve çevreye rahatsızlık veren tipler. Bunu daha önceki seyahat yazılarımda da yazmıştım. Burada da oldukça çok sayıdaydılar ve bu nedenle Moskova adeta arı kovanı gibi olmuştu.
Yine çevrede bulunan Bolşoy Tiyatrosu, Marks Anıtı, Küçük Tiyatro, Tarih Müzesi ve Lenin Kütüphanesi gibi yerlerin önünden geçerek, fotoğrafladık. (Buraları daha önceki Moskova yazımda yazmıştım tıklayarak okuyabilirsiniz). Başkent MOSKOVA...
Buradan Doğu Ortadoksluğunun merkezi olan Kurtarıcı İsa Katedrali'ne doğru ilerledik ve oldukça da yorulduk. Ben yorgunluğum nedeniyle katedrale gitmeden bir yerde arkadaşlarımı beklemeyi teklif ettim. Onlar gitme konusunda isteklilerdi, ama geldiğimiz meydandan karşı kaldırıma çıkma için epeyce bir yol yürünmesi gerekiyordu bu nedenle onlar da gitmekten vazgeçtiler. Bu meydandan katedralin ve meydandaki heykelin fotoğrafını çekip, otele dönmek üzere metro istasyonuna gittik.
Otele dönüp ve bir süre dinlendik.
Buradan Doğu Ortadoksluğunun merkezi olan Kurtarıcı İsa Katedrali'ne doğru ilerledik ve oldukça da yorulduk. Ben yorgunluğum nedeniyle katedrale gitmeden bir yerde arkadaşlarımı beklemeyi teklif ettim. Onlar gitme konusunda isteklilerdi, ama geldiğimiz meydandan karşı kaldırıma çıkma için epeyce bir yol yürünmesi gerekiyordu bu nedenle onlar da gitmekten vazgeçtiler. Bu meydandan katedralin ve meydandaki heykelin fotoğrafını çekip, otele dönmek üzere metro istasyonuna gittik.
Otele dönüp ve bir süre dinlendik.
Akşam metro ile Arbat sokağına gittik. Burada bir arkadaşımın arkadaşı Liliya ile buluştuk. Liliya aslen Ufa'lı bir Tatar kızı ve Türkçe biliyor. Bize Moskova'da yardımcı olacak ama ben Moskova'yı ondan daha iyi biliyorum. Çünkü Moskova'da yeni yaşamaya başlamış ve bir turist gibi kenti dolaşmamış.
Arbat sokağında bir süre yürüdükten sonra Rusya'da ilk açılan Türk restoranı olduğu söylenen restorana girdik ve akşam yemeğimizi orada yedik. Ve aynı zamanda Rusya'daki ilk kazığımızı da...
Bahsettiğim fotoğrafta arka planda görülen Bosfor restoran.
Arbat sokağında bir süre yürüdükten sonra Rusya'da ilk açılan Türk restoranı olduğu söylenen restorana girdik ve akşam yemeğimizi orada yedik. Ve aynı zamanda Rusya'daki ilk kazığımızı da...
Bahsettiğim fotoğrafta arka planda görülen Bosfor restoran.
Yemek sonrasında Liliya'ya teşekkür edip ayrıldık ve otelimize döndük. Zaten onun bize bir yardımı olması söz konusu değildi, çünkü gündüzleri zaten çalışıyordu. Ama daha sonra Ufa'da erkek kardeşi Emil, bize bir gün şehri gezmemize yardımcı oldu. Ufa yazımızda ondan da söz edeceğim.
Üçüncü günümüzde, ilk hedefimiz Moskova metrosunun adeta bir sanat müzesini andıran istasyonlarını gezmekti. Özellikle kahverengi ringin durakları bu güzellikleri taşıyor. Anlatılana göre Stalin, Moskova'ya metro yapılmasını emretmiş ve elindeki kahve fincanını harita üzerine yapıştırıp metronun bu şekilde olmasını istemiş. Bu nedenle metro haritasında bu ring, kahverengi olarak renklendirilmiş.
1930'lu yıllarda Komsomol gençlik örgütünün büyük katkısıyla yapılan bu metro, 2. Dünya Savaşı sırasında sığınak olarak da kullanılmış.
1930'lu yıllarda Komsomol gençlik örgütünün büyük katkısıyla yapılan bu metro, 2. Dünya Savaşı sırasında sığınak olarak da kullanılmış.
Ring boyunca her durakta inerek, ki zaten ekstra bir ücret de ödenmiyor, ilgi ve heyecanla bu güzel görüntüleri fotoğrafladık.
Rusya'ya ilk kez 1996 yılında gitmiştim. Arkadaşımın teknik danışmanı olan bir profesör bana "Moskova'ya gelip de Teretyakov Sanat Müzesi'ni gezmeden giden Moskova'yı gezmemiştir' demişti ve ben o zaman bu müzeyi gezememiştim. Moskova'ya 3. kez geldiğimde onun sözünü dinleyip, o müzeye gittik.
Gerçekten harika resimler ve heykeller vardı burada. Bu resimler adeta fotoğraf gibiydi, böylesini doğrusu başka yerde görmemiştim.
Burada sadece birkaç tane resim paylaşabileceğim ama gerçekten Moskova'ya gidenlerin görmesi gereken bir müze olduğunu düşünüyorum.
Buradan tekrar dinlenmek için otelimize döndük.
Akşam Ergun ve ben bir arkadaşımın oğlu olan Taylan'ın önerisiyle bir restorana gittik. Restoranı bulmakta da bir hayli zorlandık ama sonuçta bulduk. Onun anlatımıyla canlı müziği, dansı ile çok keyifli bir restorandı burası ama biz ve iki masa dışında bomboştu. Meğerse sadece hafta sonları böyle oluyormuş. Ergun ile başbaşa sohbet edip akşam yemeğini, bir gitaristin yaptığı müzik eşliğinde yedik.
4. gün ve artık Moskova'ya veda vakti. Bugün yolumuz Nizhniy Novgorad'a
Burada sadece birkaç tane resim paylaşabileceğim ama gerçekten Moskova'ya gidenlerin görmesi gereken bir müze olduğunu düşünüyorum.
Buradan tekrar dinlenmek için otelimize döndük.
Akşam Ergun ve ben bir arkadaşımın oğlu olan Taylan'ın önerisiyle bir restorana gittik. Restoranı bulmakta da bir hayli zorlandık ama sonuçta bulduk. Onun anlatımıyla canlı müziği, dansı ile çok keyifli bir restorandı burası ama biz ve iki masa dışında bomboştu. Meğerse sadece hafta sonları böyle oluyormuş. Ergun ile başbaşa sohbet edip akşam yemeğini, bir gitaristin yaptığı müzik eşliğinde yedik.
4. gün ve artık Moskova'ya veda vakti. Bugün yolumuz Nizhniy Novgorad'a
İYİ SEYAHATLER
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder