TÜRKİYE - İKİ KÖPRÜ, BİR KALE (AKİF YİĞİTBAŞ)

TEMMUZ -2019
Bu sefer ki gezi hem iş ve hem de ziyaret maksatlı olunca gezi rotası belirlemek yerine yol güzergahında kısa mesafede görülebilecek yerleri zaman ölçeğinde değerlendirmeye çalıştım.

Justinyanus Köprüsü;

İlgi alanlarımdan biri de tarihi köprüler olması dolayısı ile ilk uğradığım yerlerden biri de Sakarya – Serdivan İlçesinde bulunan Justinyanus Köprüsü oldu. Çok üzülerek ifade edeyim ki köprü restorasyona alınmış olması dolayısı ile etrafı çevrilerek koruma altına alınmış ve geziye kapatılmıştı. Buna karşılık restorasyonu yapan şantiye yetkilileri ile görüşülerek fotoğraf çekmeme koşulu ile gezmeye dar alanda müsaade edilse de ben yine de (hiç kimse kusura bakmasın) gizliden 2-3 kare fotoğraf alarak geziyi tamamlamaya çalıştım.

Çark Deresi (Melas Çayı) üzerinde yer alan Justinianus Köprüsü, Erken Bizans Dönemi’nin Anadolu’daki en görkemli anıtsal yapılarındandır. Bizans İmparatoru Justinianus (527-565) tarafından MS 558-560 yıllarında yaptırılan bu taş köprü, 365 metre uzunluğunda, 9,85 metre genişliğinde olup toplam 12 kemerli ve 2018 yılında UNESCO Dünya Miras Geçici Listesi'ne alınmıştır.

Bugüne kadar görememiş olmanın üzüntüsünü görünce daha derinden yaşadım ve genel olarak fotoğrafını tam çekmem mümkün olmadığından köprünün tamamını sizlere tanıtabilmek adına internetten indirdiğim 1-2 fotoğrafını da belirterek buraya eklemiş oldum.
Köprüyü inanılmaz beğendim. Müthiş bir yapı ve 1000 yıldır ayakta olmanın ötesinde daha binlerce yıl ayakta kalabilecek görkemde durmaktadır.

İlk köprüyü gezinin başında gezmeye çalıştı isem de ikinci köprüyü de tam da gezinin sonunda dolaştım.
Çorum- Osmancık – Koyunbaba Köprüsü ve Kandiber Kalesi


Bu köprünün sosyal medyada 1-2 kez fotoğrafını gördüğümde gezilebilir diye aklımda yer bulmuştu. Dönüşte ana yol güzergahına (2 km) yakın olması ve kısa zamanda el vermesi üzerinde köprüye geldiğimde tahminimin çok daha ötesinde ve beni bu kadar cezbedecek bir eserle karşılaşacağımı da düşünmemiştim.


Bir ara Balkanları gezmeyi planlar iken Mostar’dan güneye yeni Adriyatik sahillerine inişte Mostar’a 33 km mesafede Poçitel kentinde bulunan tarihi Osmanlı köprüsünü fark etmiş ve inanılmaz beğenmiştim. Mostar’a kadar yolum düşer ise burası da muhakkak görülmeli demiş ve hafızama not düşmüştüm.
Koyunbaba Köprüsü’nün yanına geldiğimde “Balkanlara kadar gitmeye gerek yok. Bu köprü bana yeter” dedim.
Osmancık İlçe merkezinde Kızılırmak üzerinde bulunan Koyunbaba Köprüsü II. Beyazıt zamanında yapılmıştır. Yapımına 1484 yılında başlanmış, 1489 yılında tamamlanmıştır. Uzunluğu 250 m, genişliği 7,5 m olan köprü dikdörtgen kesitli sarı kesme taşlardan yapılmıştır. Sivri kemerli 19 gözlüdür. Ancak bugün zamanla ırmak birikintileriyle dolması nedeniyle 15 gözü görülebilmektedir.
Henüz restorasyonu yeni bitmiş köprü yanı başında duran Osmancık (Kandiber) Kalesi’ni Kızılırmak’ı aşarak ovayla bağlantısını kuruyor olması nedeniyle stratejik bir önemi haiz olduğu her yerinden belli oluyor.
Dağlardan yükünü almış Kızılırmak ovaya inip bir nefes alırcasına yayıldığı bir anda üzerine konan bu köprü taşkınlığına gem vurmak için değil dinginliğine ödül verircesine en usta sarrafların elinden çıkmış altın gerdanlık gibi duruyor.
Köprüyü bir ucundan diğerine kadar yürüyüp oradan da kaleye çıkmak istedim. Çağla ile Safa gelmek istemeyince onlar arabanın yanında kaldılar. Ben de Oktay ile çıktım. Kale tam ovanın ortasında bir kule gibi yükselen kayanın üzerine kurulmuş ve zaman darlığından zirveye kadar çıkamasak da yarı zirvesine kurulmuş seyir teraslarından kentin bir yanını ve Kızılırmak’ın akışını, akşam güneşi eşliğinde köprü manzaralı olarak izlemek harika bir duygu seli oluşturuyor.


Aslında bir yeri gezmeye başladığımda yarım bırakmayı sevmesem de bu sefer yarım kalsın istiyorum. Öyle kalsın ki ben buraya yine geleyim.
Ordu-İstanbul yani Tosya yolu güzergahında bir uğrak yerim olsun istiyorum.
Köprüyü öyle beğeniyorum ki etrafta köprü manzaralı evleri gözlerime kestiriyorum. Köprü ayağına yakın eski ve kullanılmayan bir ev görüyorum. Orada bulunan bakkala “Bu ev satılık mı” diye soruyorum. Bakkal “Satılık değil. Kafe yapacaklar” diyor.
Çok samimi olarak ifade ediyorum ki o eski ev bana saray gibi görünüyor.
Giresun’da oturacak olduğum deniz manzaralı ev mi yoksa köprü manzaralı Kızılırmak mı diye sorsalar hiç tereddüt etmeden “Köprü manzaralı Kızılırmak kenarı ev” derim.
Beni inanılmaz cezbetti.
Tam orada iken gruba attığım fotoğraf yüzünden Bekir Tangal devrem arayıp “Akif orası benim memleket” deyince “Bana buradan bir ev bul” dedim. O da “Anam zaten yalnız kalıyor. Git yanına kal” dedi.
Şimdilik orada bir gönül evim oldu.

İYİ SEYAHATLER

Hiç yorum yok: