HAZİRAN - 2019
İstanbul’a ve bir de Anadolu yakasına gitmiş iken bir günlük zaman sürecinde Çağla’nın sempozyumundan arta kalan zamanda yakın mesafede olan yerleri gezmek gerekir diye planladım.
Gezi planında Çamlıca Camii, Küçüksu Kasrı, Beylerbeyi Sarayı, Otağ Tepe, Moda Sahili ve Moda vardı.
Çamlıca Camisi - İstanbul
Selimiye Camisi - Edirne
Çamlıca Camii’ne gittiğimizde oradan fotoğraf kulübümüze 1-2 fotoğraf ve ardından da Küçüksu Kasrı’ndan 1-2 fotoğraf attığımda kulüpten bir arkadaş “Bir bu esere bak, bir de bu esere” türünden bir eleştiri yapınca kastımız bu olmasa da bir anlamda tartışmanın fitilide ateşlemiş oldu.
Tabii eleştiriye ilk tepki “Biri saray biri camii, tabii ki birbirine benzemez” olunca bu eleştiriyi kısmen de olsa haklı bulsam da buna en güzel cevabın yine bir camii ile verileceğini düşündüm.
Selimiye Camisi - Edirne
Çamlıca Camisi - İstanbul
Bir gün sonra yolum Edirne’ye düştüğünde dar zamanda soluğu daha önce gidip gezmiş olmama karşılık yine Selimiye Camii’nde aldım.
İmdi, her iki eseri kıyaslıyorum.
Çamlıca Camisi - İstanbul
- Çamlıca Camii büyük ama hantal, Selimiye ona nazaran küçük ama inanılmaz estetik.
Selimiye Camisi - Edirne
- Çamlıca Camii’nde nerenin fotoğrafını çekebilirim diye kare arıyorsunuz. Selimiye Camii’nde bu kareyi de kaçırmayayım diye fır dönüyorsunuz.
- Selimiye, heybetli haşmetli ama kalem gibi zarif durur iken, Çamlıca herhangi bir ilçede camii yaşatma derneğinin yaptırdığı camii projesini 2-3 kat büyüterek yapılmışa benziyor.
Selimiye Camisi Arasta - Edirne
- Selimiye Camii’nin altına adı Arasta olan yarı yeraltı çarşısı yapılarak müthiş estetik bir canlılık ve hareketlilik kazandırılmış, Çamlıca Camii’nin altına otopark yapılarak AVM havası verilmiş.
- Selimiye’yi yapana Mimar Sinan deniyor ve dünya tanıyor. Çamlıca’yı yapana ise ihaleyi kazanan “Yüklenici Firma” diyorlar.
- Selimiye Edirne’nin her yerinden görünüyor, Çamlıca 300 metre kalana kadar görülmeyip yol sorarak mahalle arasında bulunuyor.
- Selimiye 600 yıldır ilk günkü görkemi ile hatta nice 600 yıl daha ayakta kalacak haşmette, Çamlıca ise bu haliyle 60 yıl sorunsuz kalırsa başarı, ondan sonraki 60 yıl daha ayakta kalması şüpheli duruyor.
Çamlıca Camisi - İstanbul
Mimar Sinan Süleymaniye’yi yaptığında kubbe genişliğini kast ederek “33 karış büyük eyledüm.” demiştir. Bundan kasıt nerede ise 950 yıllık bir süreçte bir yapıda en geniş en kubbe aralığı Ayasofya’ya ait olduğundan, onun kubbe genişliğini geçtiğini ifade etmiştir.
Çünkü o günün koşullarında yapıda demir kullanılmadığından kubbe genişliği taş kemerler ve o taş kemerleri taşıyacak küçük kubbeler ve bütün bunları ayakta tutabilecek mermer veya taş sütunlarla sağlanıyordu.
Veee, şimdi mimarlar ve sanat tarihçileri taş kemerle yapılabilecek en yüksek ve en geniş kubbenin bu olabileceğini hesaplıyorlar.
İşte büyüklük budur.
Yoksa bugünün koşullarında onun iki katı genişliğinde ve yüksekliğinde yapı inşa etmek mümkün iken en büyüğünü yaptık demek 90.000 kişilik Nou Camp Stadı’ndan daha büyüğünü yaparım deyip 120.000 kişilik stadı yapıp 12.000 kişi ile maç izlemek büyüklük değil, milletin emeğini, ekmeğini heba etmektir.
- Çamlıca Camiine Cuma vakti gitmiş olmama ve ne tesadüf Cumhurbaşkanımızda orada olmasına karşılık nerede ise yarısı boştu ve Selimiye camii ise hafta sonu ve namaz vakti olmamasına karşılık nerede ise çok daha kalabalıktı. (Namaz çıkışı minberin önünde cumhurbaşkanımız mikrofonu eline alıp kısa bir konuşma yapıp Pazar günü yapılacak olan seçim ile ilgili hayır ve dualarını cemaatten istediğinde o anları fotoğraflamak bana da nasip oldu)
-Selimiye’ye cuma selamlığı ile gelindi. Çamlıca’ya seçim var diye gelindi.
Selimiye her biri tek tek hatasız işlenerek taştan ve mermerden, Çamlıca ise demir, çimento, kum ve mermerden diğer camilerden biraz daha fazla kullanılarak yapıldı.
-Selimiye’nin dış avlusunda yüz yıllık çınar ağaçları var. Çamlıca’nın dış bahçesinde ise ağaç dikilecek yer yok ve olsa da herhalde söğüt dikerlerdi.
Burada bir konuya gireyim. Her medeniyetin simgesi, totemi ya da ağaç, hayvan veya figür vb. değerleri vardır. Bu manada Osmanlı’yı anlat deseler bulunduğu yere kök salan, yorguna gölgesinde bir nefes olan, dalları ile de ülkeyi kucaklayan kendisi gibi uzun ömürlü olan çınar ağacı ile anlatırdım.
Çok üzülerek söylüyorum ama bu manada da Cumhuriyet’in ağacı söğüt olmuştur. Cumhuriyet’in acelesi vardır ve her şey çabuk olsun ister. Söğüt de çabuk yetişir ama köksüz olması nedeniyle de her türlü darbeye dayanıksızdır. Bundan dolayı söğüt biraz eğreti durur.
- Bu nedenle Selimiye köklü ve Çamlıca eğreti duruyor.
- Bu nedenle Selimiye köklü ve Çamlıca eğreti duruyor.
- İnşaat çalışması durdu dediklerinde hikmetini soran padişaha “Sen emret erken bitireyim” demeksizin “Temelin oturmasını bekliyorum. Bu eser öyle sağlam olacak ki gök kubbe yarılsa bu eser bir kabak gibi yuvarlanacak ama yarılmayacak” diyene Selimiye’de Mimar Sinan, Çamlıca Camii’ni yasal süreden önce bitir dediklerinde “Emrin olur” diyene de “Yüklenici Firma” denir. Biri (Allah korusun) yuvarlanacak ama yarılmayacak diğeri ise yuvarlanmasına dahi gerek kalmadan çatlayacakmış gibi duruyor.
Selimiye Camisi - Edirne
Kısaca söylemek gerekir ise Çamlıca Camii; ne binlerce yıllık tarihi geçmişimize, medeniyetimize, bilgi ve birikimimize ne de modern çağın yapı malzeme ve modeline uygun bir eser olmuş.
Evet olmuş ama sıradan cami projelerinin daha büyüğünün altına otopark yapılanı olmuş.
Asıl olan bir şeyi zamanından önce ve hızlı yapmak değil, bittiğinde yerli veya yabancı gezginlere rota değiştirecek veya rotalarına eklemeden geçilmeyecek bir eser ortaya koyabilmektir.
Çok üzülerek söylüyorum ki bitişik evde oturan hacının sabah namazında oraya gitmek yerine yanı başındaki daha mütevazi, mahallenin camisine gideceğinden hiç şüphe etmiyorum.
Buna karşılık Edirne’nin bir ucunda oturanın imkanlar ölçüsünde kendini sabah namazında Selimiye’ye, Tokat’ta Alipaşa Camii’ne, Bursa’da Ulu Cami’ye, Afyon’da Ulu Cami’ye, İstanbul’da Süleymaniye’ye, Sultan Ahmed Camii’ne, Yeni Cami’ye atacağından hiç şüphe duymuyorum.
Aradaki fark budur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder