Ağustos 1995
1995 yılındaki Avrupa turumuzda tur programı içinde yer alan bu kenti görünce ne alaka demiştim. Çünkü tur belli başlı tanınmış kentleri kapsıyordu. İsmini ilk defa duyduğum bu kente geçirilecek zamanı boşa harcanacak bir zaman olarak görüyordum doğrusu.
Cenevre'den tur otobüsümüzle yol aldık Lugano'ya doğru. Dik yollardan dağların o eşsiz manzarası içinde, bazı tünellerden geçerek yolculuğumuza devam ettik.
Hele 16 km. uzunluğunda olan tünelin girişinde hava güneşli ve sıcak iken, çıkışta her yerde kar vardı. Böylesine ilginç bir yolculuktan sonra Lugano'ya vardık.
Lugano, Lugano Gölü kıyısında kurulmuş bir kent. Bir bölümü düzlük bir bölümü ise dik bir yamaç üzerine kurulmuş. Kaldığımız otel işte bu dik yamaç üzerinde bulunuyordu. Hatta çok ilginçtir, yolun bir tarafındaki apartman girişleri en üst kattan başlıyor ve aşağıya doğru iniliyor. Lugano, İsviçre'nin İtalyanca konuşulan tek kantonu Ticino da bulunuyor. (Resimde ne kadar genciz değil mi? :) ..)
Otelimize yerleştikten sonra aşağıya şehri gezmeye gitmek üzere yola çıkıyoruz. Tam göl kenarına gelince oğlum Deniz, yosunlar nedeniyle ayağı kayarak göle düşüşüyor. Onu gölden çıkararak, üzerini değiştirmek için, tekrar otele dönmek zorunda kalıyoruz,
Bir parktan geçerken birilerinin bahçe satrancı oynadığını görüyoruz. Oyunları birince birisi bana el işaretiyle oynayalım yapıyorve ben de Deniz'i gösteriyor ve iyi oynar işareti yapıyorum. Deniz o günlerde 11 yaşındaydı. Adam biraz burun kıvırıyor ama orada olan yaşlı bir kadın adama bir şeyler söyledi ve adam mecburen kabul ediyor. Adamın şaşkın bakışları arasında Deniz adamı yeniyor. ( Deniz iyi satranççıdır).
Bu sefer o yaşlı kadın Deniz'le oynamak istiyor ve Deniz onu da yeniyor. Yaşlı kadın Deniz'e sarılarak "Bambino, Bambio" diyordu. Resimlerde de görüldüğü gibi satranca ilgi oldukça fazla burada.
Şehirde bir tur attıktan sonra, bir marketten akşam için peynir, kavun, ekmek ve balık konservesi aldık. Otele dönmek için yola çıktık ve tekrar o parktan geçiyorduk ki yine iki adam satranç oynuyordu. Oyunları bitti yine o yaşlı kadın adamlardan birine Deniz'le oynamasını teklif etti. Adam işaretlerinden anladığım kadarıyla vaktinin olmadığını anlatıyordu. (Bu adam Deniz'in daha önceki oyunlarını izlemişti. )Yaşlı kadının ısrarıyla kabul etmek zorunda kaldı ve adam çok ciddi bir oyunla Deniz'i yendi. Yenince heveslenip Deniz'e tekrar oyun teklif etti ve yine Deniz'i yendi. Maç sonunda adam çok mutluydu, Deniz ise mutsuz..... ( Üstteki resimde sağda oturan beyaz çoraplı)
Akşam otelimizin balkonunda kurduğumuz çilingir sofrasında, Lugano'nun harika manzarası eşliğinde Türkiye'den getirdiğimiz rakımızı içiyoruz. Ve Lugano'yu bu tur kapsamına alanlara hayır duası ediyoruz. İşte Lugano böylesine güzel bir yer, adeta cennet. Eğer yolunuz oralara doğru düşerse sakın oraya gitmeyi ihmal etmeyiniz.
Isviçre - Cenevre yazımı okumak için tıklayınız....
İYİ SEYAHATLER
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder