Ağustos 2017
Viscri'de fotoğrafımı çeken Romen kadının önerisi olan Transalpina'yı görmek için Sebeş şehrine yakın yol üzerindeki bir otelde kalmaya karar veriyoruz. Sabah kahvaltısını takiben Transalpina'ya doğru yola çıkıyoruz.
Yol bir gidiş, bir dönüş olmasına rağmen oldukça kaliteli yapılmış. Kilometrelerce uzanan bir vadide yol alıyoruz. Sebeş ile Transalpina arasındaki mesafe 110 km. Her taraf ormanlık ve yeşilin her tonunu görüyoruz. Zaman zaman yol kenarında durup, bu güzel manzaraların resmini çekiyoruz. Dağlardan gelen küçük derelerdeki küçük şelalelerde de mola vererek, hem serinliyor hem de tertemiz doğa havasını tenefüs ediyoruz. Günlerce yerleşimlerde yaptığımız gezilerde hava sıcaklığında çok şikayetimiz vardı ama buradaki serin hava bize oldukça iyi geliyor.
Yolumuz üzerinde bir baraj bulunuyor. Burada aracımızdan inerek o güzelim manzaraları izliyoruz. Ama dikkatimizi çeken bir şey var burada suyun rengi resmen siyah ve bunun nedenini öğrenemiyoruz. Bunun çevre kirliliğinden olması da mümkün değil, çünkü çevrede büyük yerleşimler bulunmuyor. Sanırım doğa yapısından kaynaklanan bir durum.
Burası gerçekten çok güzel bir bölge, burada az sayıda da olsa oteller bulunuyor. Daha ziyade bungalov tipi barınma yerleri yapmışlar ve doğayla daha bir uyum içinde bu görüntü. İnsanlar buraya hem dağ havası almak hem de dinlenmek için çadır da kuruyorlar. Oldukça çok sayıda çadır kamp alanları görüyoruz.
Yolda ilerlerken bazı insanların birşeyler topladığını görüyoruz. Biz de inip bakıyoruz, toplananlar yaban mersini ve biz de bir miktar topluyoruz o yaban mersinlerinden. Ama bunlar o kadar küçük ki, toplamakla başa çıkılacak gibi değil. Daha sonra yol üzerinde yaban mersini, ahududu gibi yaban meyveleri satan satıcılar görüyoruz ve birinden bir miktar yaban mersini alıp yiyoruz, oldukça lezzetliydiler. Ayrıca yol üzerinde yabani mantar satanlar da bulunuyor.
Büyükçe bir meydana varıyoruz burada kafeler, dükkanlar vs. bulunuyor. Buradaki kafelerden birinde oturup yemek yiyoruz. Nurşen alabalık yerken ben de çorba içiyorum. Garsondan mantar ile ilgili bir yemekleri olup olmadığını soruyorum, olmadığını söylüyor. Ne kadar ilginç, mantarın bu kadar bol olduğu bir yerde, mantar ile ilgili bir yemek yok. Oysa böyle bir yemeği denemek isterdik.
Yemekten sonra artık dağın en üst noktasına gitme zamanı. Bir süre virajlı ve dik yolda ilerliyoruz. Artık ağaç olmayan otlarla kaplı bir bölgedeyiz. Döne döne ilerleyip sonunda dağın en üst noktasına ulaşıyoruz. Burada hediyelik eşya dükkanları, yiyecek satılan dükkanlar bulunuyor. Büyükçe bir kazandaki Gulaş güzel görünüyor ama karnımız tok. Burayı daha önceden bilseydik, tercihimiz burada Gulaş yemek olurdu. Karın tokluğumuza rağmen gözümüze güzel gelen mangalda mısırı yemeden geçemedik.
Sabahtan beri hayalim işte o dağın tepesinde oturup bira içmekti. Marketten biralarımız alıyor ve içiyoruz böylelikle hayalimi de gerçekleştirmiş oluyorum.
Bize burayı öneren Romen kadına da gıyabında teşekkürlerimizi sunuyorum.
E artık dönüş zamanı, yine Sebeş'e varıp oradan Sibiel Köyü'ne hava kararmadan varmamız gerekiyor.
Romanya Sibiel Köyü yazımı okumak için tıklayınız...
İYİ SEYAHATLER
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder